BESİNLER
Right Click to Save Logo
 


 





           
         

Canlıların Temel Bileşenleri

Kyasal yapılarına göre:
İnorganik Moleküller: Su, Mineraller, Asitler,Bazlar ve Tuzlar
Organik Moleküller:Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler, Vitaminler, Nükleik asitler ve ATP
Görevlerine göre:
Enerji Vericiler:Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler,ATP
Yapıcı Onarıcılar:Proteinler,Yağlar,Karbonhidratlar, Vitaminler,Su ve Mineraller



İNORGANİK MOLEKÜLLER
SU:Su iyi bir çözüdür.Tüm canlı yapıların
büyük bir kısmı sudan oluşur.
Enzimatik reaksiyonların gerçekleşmesi için gereklidir.

Bilgi notu:

Kireç bildiğimiz gibi +2 ve -2 değerlikli katyon ve anyonların birleşmesinden oluşur. Kızıl ötesi ışın ve negatif iyonlarla su içerisinde meydana gelen manyetik alan su içerisinde yer alan iyonları ayrıştırarak birbirinden uzaklaştırmaktadır. Ancak yüksek ısı alan şarjını bozmaktadır. Çaydanlık su ısıtıcısı gibi deşarjı olmayan sürekli kaynayan kapalı devre sistemlerde su içerisindeki mineral yoğunluğuna bağlı olarak tortu oluşumu söz konusu olabilmektedir.





MİNERALLER:
Magnezyum (Mg):Bitkilerde klorofil pigmentinin ve bazı enzimlerin yapısında yer alır.
Demir (Fe):Hemoglobin yapısına katılır. Eksikliğinde anemi görülür.
İyot (I):Tiroit bezinin çalışmasında etkilidir.Eksikliğinde guatr hastalığı oluşur.
Kalsiyum (Ca):Kasların kasılmasında etkilidir.
Ayrıca kemik ve dişlerin yapısına katılır.
Kanın pıhtılaşmasında görev alır.
Eksikliğinde kemik ve diş rahatsızlıkları ortaya çıkar.
Fosfor (P):Kemik dişlerin yapısına katılır.
Sodyum (Na),Potasyum (K):Sinirsel iletimde,
hücrede asit ve baz dengesinin 
sağlanmasında,kas faaliyetlerinde 
görev alır.

ORGANİK MOLEKÜLLER
En çok enerji veren organik bileşikler sırayla:
Yağlar
Karbonhidratlar
Proteinler
Enerji hammaddesi olarak kullanım sırası:
Karbonhidratlar
Yağlar
Proteinler

KARBONHİDRATLAR 
-C,H,O elementlerinden oluşurlar.
-Enerji vericidirler.
-Zar ve çeper yapısına katılırlar.
-Üç grupta incelenirler:Monosakkaritler,Disakkaritler, Polisakkaritler 


1.MONOSAKKARİTLER
- Karbonhidratların yapıtaşlarıdır.
- Sindirilemeden kana geçerler.
- Glikozit bağı içermezler.
- 3-7 arasında karbona sahip olabilirler.
3C'lu (triozlar):Gliseraldehit,Pirüvik asit,Gliserik asit
5C'lu (pentozlar):Riboz,Deoksiriboz
6C (heksozlar):Glikoz,Fruktoz,Galaktoz
Glikoz:Kan şekeri olarak bilinir.Beynin yakıtıdır.
Fruktoz:Meyve şekeridir.Enerji verici olarak kullanılır.
Galaktoz:Süt şekeridir.hayvanlarda bulunur. 


2-DİSAKKARİTLER:
-İki monosakkaritin birleşmesiyle oluşurlar.
-Monosakkaritler birbirlerine glikozit bağlarıyla bağlanırlar.Bu bağ oluşurken su açığa çıkar.
-Sindirildikten sonra kana geçerler.

Önemli disakkaritler ve formülleri:
Glikoz + Glikoz MALTOZ+H2O
Glikoz+ Galaktoz LAKTOZ+H2O
Glikoz+Fruktoz SAKKAROZ +H2O 


Maltoz:Arpa şekeridir.Bitkisel kaynaklıdır.
Laktoz:Süt şekeridir.Hayvansal kaynaklıdır.
Sakkaroz:Pancar şekeridir.(çay şekeri) Bitkiseldir.



3-POLİSAKKARİTLER:
-Çok sayıda monosakkaritin glikozit bağıyla bağlanması sonucu oluşurlar.
-Sindirdikten sonra kana geçerler.

Nişasta:Bitkilerin depo maddesidir.
Fotosentez sonucu oluşan fazla 
glikozlar nişasta şeklinde 
depo edilir.Suda çözünmez.
Ayıracı iyottur,mavi renk oluşturur.

Glikojen:Hayvanların depo maddesidir.
Fazla alınan glikozlar karaciğer ve
kas dokusunda glikojen şeklinde
depo edilir.Suda çözünür.Ayıracı 
iyottur,kahverengi renk oluşturur.

Selüloz:Bitkilerde hücre çeperinin yapısını olşturur.İnsanlar ve hayvanlar 
selülozu sindiremezler.
Otçul hayvanların 
bağırsaklarında selüloz 
sindiren bakteriler bulunur.
Ancak bu şekilde selülozu sindirebilirler.
Suda çözünmez.İyotla boyanmaz.

Kitin:Eklembacaklıların dış iskeletini oluşturur.
Keratin:Sürüngenlerin derilerinde 
su kaybını engelleyici olarak,
ayrıca boynuz, tırnak gibi yapılarda 
yer alır.

YAĞLAR (Lipidler)
-C,H,O, elementlerinden oluşurlar.Bazılarında P ve N elementleri bulunur.
-Suda çözünmezler.Alkol,eter,aseton,benzen gibi maddelerde çözünürler.
-Yapıtaşları yağ asitleri ve gliserollerdir.
-Yağ asitleri ve gliserol ester bağları ile bağlanırlar.
-En çok enerji veren bileşiktir.
-Yağlar deri altında depo edilerek ısı yalıyımı sağlar ve çarpmalara karşı iç organları korur.
-Yağların yıkımı sonucunda su açığa çıkar.
Çölde yaşayan hayvanlar ise 
depo ettikleri yağ ile su ihtiyacını karşılar. 


Basit yağlar:
-Nötral yağ veya trigliseritte denir.
3Yağasidi + 1Gliserol Yağ +3H2O
-Karbonhidratlara göre daha fazla enerji vericidirler.
-Yıkımları zor olduğu için enerji için önclikli karbonhidratlar kullanılırlar.
-Karbonları arasında tek bağ olan yağlara doymuş yağlar denir.Genelde hayvansal 
kökenlidirler. 
-Karbonları arasında çift bağ olan 
yağlara ise doymamiş yağlar denir.
Bitkisel yağlar denir.

Bileşik yağlar:
-Fosfolipidler:Yapılarında nötral yağlardan farklı olarak fosfat ve azot bileşikleri bulunur.
Fosfo lipidler hücre zarının yapısına katılırlar.
-Glikolipidler:Glikoz ile bağ yapmiş yağlardır.Hücre zarının yapısında yer alırlar.
-Steroitler:Hormonların ve vitaminlerin yapısına katılırlar.
-Yağ Asitleri:Yağların yapıtaşlarındandı.Genelde bileşikler halinde bulunurlar.

NOT:Ancak bütün yağlar birer lipit olmasına karşın bütün lipitler birer yağ değildir.
Yağlardan başka fosfolipitler ve steroitler de canlılar için önemli lipitlerdendir


PROTEİNLER
-C,H,O, ve N elementlerinden oluşurlar.Bazı proteinlerde kükürt ve proteinde bulunur.
-Yapıcı onarıcı bileşiklerdendir.
-Enerji verici olarakta kullanılırlar.
Ancak metabolik faaliyetlerde 
önemli görevleri olduğu için gerek 
duyulmadıkça enerji verici olarak 
kullanılmaz.
-Yapıtaşları aminoasitlerdir.
- Aminoasitler peptit bağları ile birbirlerine bağlanarak proteinleri oluştururlar.
-Çok sayıda aminoasidin bu şekilde birleşmesiyle polipeptidler oluşur.
-Oluşan her peptid bağında bir molekülde 
su açığa çıkar.Bu nedenle n sayıda
aminoasitten oluşan bir proteinin 
oluşumunda n-1 sayıda su ve yine
n-1 asyıda peptid bağı oluşur.
-İhtiyaç olduğunda DNA şifresiyle
ribozomlarda sentezlenirler.
-Aminoasitler 20 çeşittir.Bunlardan 
8 tanesi temel aminoasit olarak 
adlandırılır.İnsanlar ve hayvanlar 
tarafından üretilirken kalan 
12 tanesi bitkilerden karşılanır.
-Tüm canlıların proteinleri birbirinden farklıdır.Akrabalarda ise benzerdir.


Proteinlerin farklı oluş nedenleri:
-Aminoasitlerin sıralanışı
-Aminoasitlerin sayısı
-Aminoasitlerin çeşidi
-Aminoasitlerin tekrarlanma sıklığı
-DNA şifresiyle oluşmaları da proteinleri 
farklı kılar.Çünkü tüm canlıların
DNA'ları farklıdır.

Örneğin G A L A T A S A R A Y kelimesini 
oluşturan her harf bir aminoasit
çeşidini ifade ederse;
Bu proteinde kaç tane aminoasit 
vardır.? (11)
Bu proteinde kaç çeşit aminoasit 
vardır? (7)
Proteinin oluşumunda kaç molekül 
su açığa çıkar? (10)
Bu proteinin yapısında kaç molekül 
peptid bağı vardır? (10)
Bu proteinde en çok tekrarlanan 
aminoasit hangisidir? (A)

Aminoasitlerin Yapısı:
H
(Amino grubu)NH2 C COOH 
(Karboksil grubu)
R(Değişken grup)
Aminoasitlerin yapısında bulunan H,NH2,
COOH her aminoasitte aynı iken 
Rdeğişkeni aminoasitlerin farklı olmasını sağlar.Amino grubu asit ortamda 
baz gibi,karboksil grubu ise bazik 
ortamda asit gibi davranır.Bu nedenle 
aminoasitler amfoter özellik gösterir.
Proteinleri yapısal proteinler ve 
düzenleyici proteinler olmak üzere 
ikiye ayırırız.

 




a-Yapısal proteinler hücre zarında ve bazı organellerin yapısında yer alır.
b-Düzenleyici proteinler ise enzim ve hormonların yapısını oluşturur.

Proteinlerin yüksek sıcaklıkta yapıları bozulur.Bu yapı bozukluğuna denatürasyon denir.

ENZİMLER
Tepkimelerin başlaması için gerekli olan 
aktivasyon enerjisini düşürürler.
Tepkimeleri hızlandırırlar.
Biyolojik katalizörlerdir.
Örneğin
A + B ----> C + D Bu tepkimenin gerçekleşebilmesi için aktivasyon enerjisine ihtiyaç vardır.



A+B
C+D
Özellikleri:
1.Aktivasyon enerjisini düşürürler.
2.Reaksiyonları hızlandırırlar.
3.Enzimlerin etki ettikleri maddelere substrat denir. Enzimler substrarlarına özgüldür.
4.Enzim subsrat arasında anahtar kilit ilişkisi vardır.
5.Enzimlerin subsratlarına bağlandığı kısma aktif bölge denir.
6.Reaksiyonları başlatmaz,başlamış reaksiyonları hızlandırırlar
7.Tepkimelerden değişmeden çıkarlar.
8.B+M C+D+M burada M enzimdir.Reaksiyona girmiş ve değişmeden çıkmıştır.
9.Enzimler tekrar tekrar kullanılabilirler.
10.Genelde tersinir reaksiyonlarda 
çalışırlar,yani bir reaksiyonun 
hem yapımını hem de yıkımını sağlarlar.
11.Her enzimin sentezinden bir gen sorumludur.Enzimler protein yapısına 
sahip olduklarından DNA şifresine 
göre üretilirler.(Bir gen bir enzim hipotezi)
12.Enzimlerin en iyi çalışabildiği 
sıcaklık aralığı 35-37 derecedir.
Enzimler protein yapısında olduklarından,
proteinler gibi yüksek sıcaklıklarda 
yapıları bozulur.Bu olaya
denatürasyon denir.Düşük sıcaklıklarda
ise enzimler aktif değildirler,yapıları
bozulmaz.
13.Her enzimin optimum ph değeri 
diğerlerinden farklı olabilir ancak 
ph=7 yani nötr ortamlarda genelde
iyi çalışırlar.
14.Enzimler su miktarının altında 
çalışamazlar.
15.Substrat yüzeyleri arttıkça 
tepkime hızıda artar.
16.Ortamda bulunan substrat ve 
enzim miktarları beraber arttırılırsa 
tepkime arttırma oranında hızlanır.
17.Ortamda enzim olmasına rağmen yeterli 
substrat yoksa tepki yavaşlar.
18.Ortamdaki enzim miktarını 
sabit tutup substrat miktarını 
arttırırsak tepkime hızı bir süre 
sonra sabitlenir.Çünkü enzimler 
belirli hızlarda çalışırlar. 

Enzim Nedir
Bir kimyasal tepkimeye sebep olan ve onu hızlandıran, çoğunlukla Protein yapısında olan organik Maddeye Enzim denir.

Enzimler
Canlı hücrelerde gerçekleşen yıkım ve yapım tepkimelerinin hepsine metabolizma denir. Kimyasal tepkimenin başlayabilmesi ve devam etmesi için tepkimeye girecek Moleküllerinaktivasyon enerjisi denilen enerji engelini aşması gerekir.

Aktivasyon enerjisi, bir kimyasal tepkimenin başlayabilmesi için gerekli olan en düşük enerji miktarıdır. Aktivasyon enerjisi engelinin aşılması katalizör kullanılmasıyla sağlanır.

Kimyasal tepkimeye girecek Moleküller hareket halindedir ve birbirleri ile çarpışmaktadır. Moleküllerin ısıtılması ile hareket enerjileri yükseltilir. Böylece moleküller birbirleri ile daha sık çarpışarak tepkimeye girmeleri kolaylaşır.

Ancak Canlı sistemlerde kimyasal tepkimelerin çoğu hücrede meydana gelir. Tepkime sırasında açığa çıkan yüksek ısı, Proteinlerin yapısını bozacağından, canlıya zarar verir. Hücrede kimyasal tepkimelerin olabilmesi için, enerji engeli biyolojik katalizör (enzim) kullanılarak aşılabilir. Katalizör, kimyasal tepkimeye girerek tepkimeyi hızlandıran ve tepkime sonunda hiçbir değişikliğe uğramadan çıkan maddedir. Canlı sistemlerdeki katalizörlere enzim denir.

Enzimler, biyokimyasal tepkimeye girecek molekülleri aktifleştirerek tepkimenin düşük enerji düzeyinde başlamasını sağlar.

1. Enzimlerin Yapı ve Görevleri
Enzimler, canlı hücrelerde üretilen özel proteinlerdir. Proteinler hücrede, DNA'daki kalıtsal bilgiye (gen) göre sentezlenir. Enzimlerin proteinden oluşan kısmına apoenzim denir. Pepsin, üreaz gibi bazı Enzimler yalnız proteinden oluşur( basit enzim ). Enzimlerin çoğunda isevitamin ya da Mineralden oluşan, aktifleştirici kısım vardır ( bileşik enzim ). Bu kısımvitaminden oluşmuş ise koenzim, mineralden oluşmuş ise kofaktör adını alır. NAD (Nikotinamit adenin dinükleotit), FAD (Flavin adenin dinükleotit), NADP (Nikotinamit adenin dinükleotit fosfat) gibi Hidrojen taşıyan moleküller koenzim olarak görev yapar. Koenzimlerin esas bileşenleri özellikle B grubu vitaminlerdir. Kofaktör, inorganik özellikteki yardımcı kısımdır. Ca+2, Mg+2, Zn+2, K+ ,Na+, Cu+2 ,Fe+2 gibi metal iyonları birçok Enzimde kofaktör olarak iş görür. Sitokromlar ve ferrodoksin, kofaktör bulunduran enzimlerdendir. Enzimlerin esas iş yapan bölümü koenzim ya da kofaktör kısmıdır ve Enzimin protein olan bölümüne göre daha küçüktür. Enzimin hangi maddeye etki edeceğini protein kısmı belirler.

Apoenzim ile koenzimin birlikte oluşturduğu gruba, tam enzim anlamına gelen holoenzim denir.

Bir holoenzim aşağıda görüldüğü gibi şematize edilebilir.

  1. Enzimlerin özellikleri
    Enzimin etki ettiği maddeye substrat (etkinen madde) denir. Enzim, substrat ilişkisiAnahtar ile ki­lidin uyumuna benzer. Enzim Molekülünde aktif bölge denilen özel bir bölüm bulunur. Enzim, substratına geçici olarak aktif bölgeden bağlanır ve enzim-substrat bileşiği (ES) meydana gelir. Substrat bir ya da iki ürüne dönüşür.
  2. Enzimler genellikle çift yönlü çalışır ( tersinirdir ).
  3. Her hücrede tepkime çeşidi kadar enzim çeşidi vardır.
  4. Bir apoenzim çeşidi, belirli bir koenzim ya da kofaktörle birlikte çalışır. Fakat bir koenzim ve kofaktör, birden fazla apoenzimle çalışabilir. Bu nedenle apoenzim çeşidi, kofaktör ve koenzim çeşidinden daha fazladır.
  5. Enzimler çok hızlı çalışır. Örneğin, üre, enzim olmadan hidroliz olayı ile yüz yıldaparçalanabilir. Ancak bir üreaz Enziminin varlığında saniyede 30 000 üre Molekülüparçalanabilir.
  6. Enzimler kimyasal tepkimelerden değişmeden çıkar; tekrar tekrar kullanılır. Bir süre sonra yapısı bozulan enzimler parçalanır ve hücrede yeniden üretilir.
  7. Enzimler hücrede takım hâlinde çalışır. Bir enzimin etki ettiği tepkimenin ürünü, kendinden sonra gelecek enzimin substratı olabilir. Örneğin, nişasta parçalanırken amilaz enziminin ürünü olan maltoz, maltaz enziminin substratını oluşturur.
  8. Enzimler aktif ya da inaktif durumda olmalarına göre adlandırılır. Enzim inaktif durumda ise, substratının sonuna ya da katalizlediği tepkimenin sonuna "jen" eki getirilerek adlandırılır, örneğin, kimotripsinojen, pepsinojen vb. Enzim aktif durumda ise, substratının sonuna ya da katalizlediği tepkimenin sonuna "az" eki getirilerek adlandırılır. Örneğin, oksidaz, proteaz, lipaz, ribonükleaz vb.

2. Enzimlerin Biyolojik Önemi
Diğer Canlılarda olduğu gibi insan da organik ve inorganik maddelerden oluşur. Hücrelerde organik ve inorganik maddeler biyokimyasal tepkimelerle sürekli değişir. Bu nedenle enzimler canlı yaşamında çok önemlidir. Örneğin, organik Molekül olan amino Asitlerden protein sentezlenmesi enzimler aracılığıyla olur. Solunum ve Fotosentez olayları da enzimlerin yardımıyla gerçekleşir. Bütün bu olaylar olurken canlı büyür, hareket eder, hücre ve dokuları yenilenir.

Eğer enzimler olmasaydı, biyokimyasal tepkimelerin çoğu ya hiç olmazdı ya da son derece yavaş ger­çekleşirdi.

Enzimler vücuttaki kimyasal tepkimeleri gerektiği gibi hızlandıran, ancak bu tepkime sırasında yapısal değişikliğe uğramayan birer katalizördür.

Vücutta hangi tip enzimlerin sentezleneceğine ilişkin bilgileri genler taşır. Hücrede DNA, RNA ve ATP sentezi için gerekli olan enzimlerin üretilememesi hücrenin ölümüne neden olur. Bazı enzimlerin eksikliğine bağlı olarak da çeşitli metabolik hastalıklar ortaya çıkabilir. Fenilketonüri zihinsel özür yaratan, kalıtsal, metabolik bir hastalıktır.

Enzimler hücrede üretilmesine rağmen hücre dışında da çalışabilir.

Çeşitli sanayi dallarında Enzimlerden yararlanılır. Örneğin, bazı lekeleri temizlemek için üretilen "biyolojik" katkılı deterjan ve temizleme tozlarında bazı yapay enzimler bulunur.

3. Enzimlerin Çalışmasına Etki Eden Etmenler
Sıcaklık : Enzimler protein yapısında olduğu için, ortamdaki sıcaklık değişmelerinden etkilenir. Enzimler belirli sıcak­lıkta çalışır. Enzimin en iyi çalışabileceği sıcaklığa optimum sıcaklık denir (30-35 °C). Daha düşük ve daha yüksek Sıcaklık, enzimlerin çalışma hızını azaltır. Enzimlerin yapısı yüksek Sıcaklıkta tamamen bozulurken, düşük sıcaklıkta bozulmaz. Soğuk, enzimin yapısını bozmadığı için, dondurmak sure­tiyle besin maddelerinin saklanması,enzimlerin inaktif hâle geçirilmesiyle sağlanır.

pH derecesi : Her enzimin en iyi çalıştığı optimum bir pH aralığı vardır. Genellikle enzimler pH'nin 7 olduğu ortamlarda en iyi çalışırken bazıları farklılık gösterir. Örneğin, insanda pepsin pH= 2 ortamda, tripsin pH=8.5 olan ortamda en iyi çalışır.

Enzim Yoğunluğu : Ortamda yeterli substrat varsa, enzim yoğunluğu arttıkça tepkimenin hızı da artar.

Substrat yoğunluğu : Enzim miktarının sabit tutulduğu bir ortamda substrat yoğunluğu arttıkça, tepkimenin hızı da artar. Tepkime hızı en yüksek noktaya eriştikten sonra sabit kalır(Grafik 3.5). Çünkü enzim substrat ile iyice doymuştur.

Substrat yüzeyi : Enzim etkinliği substratın dış yüzeyinden başladığı için, substrat yüzeyi arttıkça tepkimenin hızı da artar.

Su : Enzimler, etkilerini su içinde gösterdiklerinden ortamın su yoğunluğu enzimlerin etkinliğini değiştirir. Genellikle su yoğunluğu ' in altında olan ortamlarda enzimler görev yapamaz. Bitki tohumunun kuru ortamda çimlenememesinin nedeni budur. Besinlerin kurutularak saklanması da bu esasa dayanır.

Diğer kimyasal maddelerin etkisi : Bazı maddeler enzimlerin etkinliğini artırır. Bu maddelere aktivatör madde denir. Örneğin, mide hücreleri tarafından üretilen pepsinojen, ancak hidroklorik Asit (HCI) ile aktifleşirse çalışabilir.

Bunun yanı sıra, pankreas hücrelerinden üretilen tripsinojenin ince bağırsaktaki enterokinazEnzimi ile aktifleştirilmesinde olduğu gibi, bazı enzimlerin etkinliğini artıracak yeni birenzimin eklenmesi gerekebilir.

Bazı maddeler de enzimlerin etkinliğini durdurur. Bunlara inhibitör madde denir. Siyanür, kurşun, civa gibi ağır metal iyonları inhibitör maddelerdir.
VİTAMİNLER


VİTAMİNLER
1.Düzenleyici olarak görev alan organik moleküllerdir.
2.Enerji vermezler.Eksikliklerinde çeşitli hastalıklar oluşur.
3.Sindirime uğramazlar,çünkü küçük moleküllerdir.
4.Hayvan hücrelerinde sentezlenmezler.Besinlerle alınırlar.
İkiye ayrılırlar:
-Suda eriyen vitaminler
-Yağda eriyen vitaminler
A-Suda Eriyen Vitaminler:B ve C vitaminleridir.
B vitamini:
Vitamin B1,Tiyamin:Eksikliğinde 
Beriberi hastalığı olşur,zayıflama,iştahsızlık,kramplar 
ve sinir bozuklukları görülür.Biramayası,
kepekli gıdalarda ve tohum 
embriyolarında bulunur.
Vitamin B2,Riboflavin:Eksikliğinde 
deri de ağız kenarlarında yarılmalar,
gözlerde ışığa karşı duyarlılık görülür.Karaciğer,peynir,yumurta 
ve buğdaygillerde bulunur.
Vitamin B3,Niyasin:Eksikliğinde ishal,zihin bulanıklığı,depresyon,cilt lezyonları (pellegra)görülür.karnabahar,brokoli,havuç,peynir,
yumurta,balık,domates,süt,balıkta bulunur.
Vitamin B5,Pantotenik asiteksikliğinde 
deride yaralar, saç dökülmesi,sinir sistemi bozuklukları gibi belirtiler görülebilir.
Vitamin B6,PridoksinEksikliğinde sinirlilik,uykusuzluk,yorgunluk,mide 
bulantısı görülür.Maya,pirinç kabuğunda 
ve yumurta sarında bulunur.
Vitamin B7,Biyotin.Eksikliğinde kuru ve 
pullaşan deri ,solgunluk, iştahsızlık,
kas ağrıları kolayca kopan, 
kırılan saçlar, saç dökülmesi, 
kellik görülür.
Vitamin B9,Folik asit (Gebelikte kullanımı önemlidir.)Eksikliğinde kansızlık 
meydana gelir.
Vitamin B12 Siyanokobalamin.
Eksikliğinde pernisiyöz anemi 
meydana gelir.Süt,yumurta,karaciğer 
ve balık yağnda bulunur.

 

 
 

 


 


YAĞLAR


PROTEİNLER

 

 





























 
Facebook beğen
 
BİLMECE
 
FIKRA
 
 
Bugün 5 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol