CANLILARDA SİNİR SİSTEMLERİ:
- …Canlı organizmalar belli bir çevre içinde diğer canlılarla birlikte ve etkileşim halinde yaşamını devam ettirirler.
- …Bu süreçte devamlı olarak bilgi ve
- madde alışverişi yapılır.
- …Bunun için organizmalar hem iç hemde yaşadıkları dış çevreden gelen uyartılara ve değişikliklere tepki gösterirler.
- …Canlının iç çevresi ile dış çevresi arasında
- iletişim kurmasını ve canlının bütünlüğünün
- korunmasını sağlayan sistemlere denetleyici vedüzenleyici sistemler denir.
- …Canlılardaki denetleyici ve düzenleyici sistemler
- sinir sistemi, duyu organları ve endokrin sistemdir.
- …Sinir sistemi ve duyu organları ile değişen ortam koşullarına kısa sürede tepki gösterilirken hormonlarla oluşan tepkiler uzun süreli ve yavaş olur.
- …Yüksek yapılı organizmalarda çeşitli
- sistemler arasındaki koordinasyon ve
- uyumlu çalışma sinir sistemi ve
- endokrin sistem tarafından gerçekleştirilir.
- Böylece canlılarda kararlı bir iç çevre(homeostasi) oluşturulur.
...Canlılarda sinir sistemleri işlevsel bir bütündür ve bir reseptörden gelen uyartı birden fazla tepki organına iletilebilir.
…Tek hücreli canlılarda sinir sistemi ve sinir hücresi bulunmaz.
…Bu çeşit organizmalar mesaj taşıyıcı özel moleküller ve hücre yüzeyinde
bulunan
protein yapılı reseptörlere (almaçlar) sahip olabilirler.
…Bu reseptörlerle alınan uyartılar
kamçı ve sil gibi hareket organlarına iletilerek tepkinin oluşmasını sağlar.
…Örneğin paramesyumda (terliksi hayvan) hareketi sağlayan siler stoplazmada bulunan ince telciklerle (sinir telleri) birbirine bağlantılıdır.
…Bu sistem sayesinde düzenli hareketler
yapılır ve çevreden gelen
uyartılara karşı tepki oluşturulabilir.
…Sinir telciklerinden biri koparılırsa bağlı
olduğu silin hareketi bozulur.
…Örneğin yaşadığı ortama çok az a sitli bir madde eklenirse terliksi hayvan silerlini dışarı doğru çıkararak tepki gösterir.
…Hücre içindeki fazla suyun atılmasını sağlayan kontraktil kofulların düzenli olarak çalışması da sinirsel bir denetimle sağlanır.
…Öglenada (kamçılı hayvan) kamçının dip kısmında bulunan göz lekesi ışık
uyaranlarının algılanmasını sağlar.
…Kloroplastları olduğu için ışık enerjisini kullanarak organik besinleri sentezler.
…Omurgasız hayvanlardan süngerlerde özelleşmiş bir sinir sistemi yoktur.
…Tepkilerini hormonlarla gerçekleştirirler.
…Hayvanlar aleminde en basit sinir sistemine
hidra,medüz ve mercan gibi sölenterelerde rastlanır
Bu canlılarda ise merkezi sinir sistemi yoktur.
Hidrada sinir ağı
…Bütün vücudu saran sinir hücreleri sinaps yapmadan birbirlerine değerek bir ağ oluştururlar.(ağsı veya diffuz sinir sistemi)
…Dışarıdan gelen uyartı canlıda bütün vücudun tepki göstermesine neden olur.
…Uyartılar sinir ağı boyunca azalarak iletildiğinden uyartı şiddeti
azaldıkça verilen tepki de azalır.
...Omurgalı hayvanların bağırsağındaki
otonom sinir sisteminde de görülür.
…Deniz anasında hidradan daha gelişmiş bir sinir sistemi vardır.(radyal veya ışınsal sinir sistemi)
…Bu sistemde merkezden dışa doğru ışınlar şeklinde uzanan sinirler bulunur.
…Ağız çevresinde sinir hücrelerinin oluşturduğu bir sinir halkası bulunur.
…Bu halkadaki bazı hücreler vücudun diğer bölümlerine uaznan ışınsal uzantılara sahiptir.
…Yassı solucanda(planarya) vücudun iki yanında sinir
kordonları ve bunları enine olarak birbirine
bağlayan sinir hücreleri vardır.
…Bu yapıdan dolayı sinir sistemine
ip merdiven sinir sistemi denir.
…Hayvanın baş kısmındaki sinir hücrelerinin
gövdelerinin bir araya gelmesiyle sinir düğümleri(gangliyonlar) oluşur.
Bunlar beyin gibi görev yapar.
…Toprak solucanlarında da ip merdiveni
sinir sistemi vardır.
…Bu hayvanda baş bölgesinde bulunan gangliyonlar beyin görevi yaparken her halkada bir çift olarak bulunan gangliyonlar çevresel sinir sistemini oluşturur.
Omurgasızlarda ils sinir hücresine sölenterelerde ,ilk merkezi sinir sistemine ise yassı solucanlarda rastlanmıştır.
…Omurgalı hayvanlarda birbirine benzeyen özellikte olan sinir sistemi merkezi ve sinirsel sistemlerden meydana gelir.
…Balıklarda beyin yarım küreleri tam olarak ayrılmamıştır.
…Kurbağalar ve diğer omurgalılarda ise iki yarım küreden oluşan bir beyin bulunur.
…Beyindeki kıvrım sayısı en fazla olan omurgalı canlı grubu memelilerdir.
…Omurgalılarda dengenin sağlanmasında etkili olan beyincik büyüklüğü ise kas aktivitesine bağlıdır.
…Bu nedenle kuş ve balıklarda büyük, sürüngenlerde ise küçük bir beyincik bulunur.
…Koklama lobunun gelişmişliği ise balıklardan memelilere doğru azalır.
…Çünkü ilkel canlılarda koklama duyusu çok önemlidir.
...Uyarıları alan yapılara reseptör denir.Reseptörler belirli bir bölgede toplu yada dağınık olabilirler,yüzeye yakın ve ya derinde olabilirler,fiziksel yada kimyasal olarak uyarılabilirler,sinir doku ve ya epitel dokudan oluşabilirler,eşik şiddetindeki uyaranlarla uyarılırlar.
...Uyarılara karşılık tepki olarak harekete geçen yapılara efektör denir.Efektörler kas yada bez olabilir.
…Sinir sistemini oluşturan en küçük yapısal
birimlere nöron adı verilir.
...Nöronlar vücudun en fazla farklılaşmış hücreleridir.Hormon salgılayabilirler.Ömürleri bulunduğu canlının ömrü kadardır.
…Sinir hücreleri yapılarına ve yaptıkları görevlere göre olmak üzere iki farklı şekilde gruplandırılabilirler.
a.Yapısına göre nöronlar:Hücre gövdesinden çıkan uzantı sayısına göre
3 farklı nöron vardır.
àTek kutuplu nöronlar:Hücre gövdesinden sadece bir
uzantı
çıkan nöronlardır.Omurgasız hayvanların
motor nöronları tek kutupludur.
àİki kutuplu nöronlar:Hücre gövdesindeki karşılıklı kutuplardan akson ve dendritler çıkar.
àÇok kutuplu nöronlar:Hücre gövdesinden çok sayıda
uzantı (bir akson ve çok sayıda dendrit) çıkar
b.Görevlerine göre nöronlar:Nöronlar
yapmış oldukarı ana göreve göre üç farklı çeşide
ayrılırlar.
àDuyu nöronları(getirici sinirler):Duyu organlarındaki reseptörlerden aldıkları uyartıları merkezi sinir sistemi organlarına
(beyin ve omurilik) taşıyan nöronlardır.
Duyu nöronlarında uyartılar farklı şekillerde taşınabilir.
àMotor nöronlar (götürücü nöronlar):Merkezi sinir sisteminden
aldığı uyartıları kas ve hormon bezi gibi organlara götüren nöronlardır.
...Özellikle iskelet kaslarının etkinliğinde motor nöronların gelişimi ve çalışması etkilidir.
àAra nöronlar(bağlayıcı sinirler): Merkezi sinir sisteminde bulunan uyartıları
değerlendirilmesini sağlayan duyu ve motor nöronları birbirine bağlayan nöronlardır.
…Duyu sinirinden gelen bilgilerin sınıflandırılması
önceki bilgilerle karşılaştırılması ,bütünleştirilmesi
ve bir tepki oluşmasını sağlayacak bilgilerin işlenmesi ara nöronlarda sağlanır.
…Duyu ,motor ve ara nöronlar yapısal olarak birbirine benzer özelliklere sahiptirler.
Ancak yaptıkları sinapslar ve görevleri birbirlerinden
farklıdır.
...Uyarılara tepki: UyarıàReseptöràDuyu SiniriàAra siniràMotor SiniràEfektöràTepki şeklinde oluşur.
....Uyarıların Alınması:Uyarılar reseptörlerle alınır.Uyarıların alınması için en az eşik şiddetinde olması gerekir.
...Uyarılar:Eşik şiddetinin altında ise alınmaz,eşik şiddetinde ise alınır ve impuls oluşur,eşik şiddetinden büyükse çok sayıda ve büyük impuls oluşur,eşik şiddetinin çok üstünde ise yine alınmaz.
...İnsanda motor sinirlerinin görevi merkezi sinir sisteminde tepki organlarına uyarı göndermektir.Botoks sonucunda motor sinirlerdeki iletim engellendiği için sadece tepki organında cevap oluşması engellenmiş olur.
...duyu organı-merkez nöron –duyu nöronu-ara nöron-merkezi sinir sitemi-motor nöron-salgıbezi-tepki organı(efektör organ)
- …Canlıların iç ve dış çevresinde onu etkileyebilecek değişikliklere uyaran denir.
- …Uyaranların canlıda oluşturdukları etkiler ise uyartı olarak adlandırılır.
- …Bir sinir hücresi(nöron) her hangi bir uyaranla uyarıldığında önce dendritlerde
- sonra sırasıyla gövde ve aksonlarında meydana gelen elektriksel ve kimyasal değişikliklere impuls denir.
- ...İmpuls iletim hızı sabittir,değişmez.Fakat sayısı ve şiddeti değişebilir.Uyarının şiddeti,frekansı ve süresi artarsa impuls sayısı ve şiddeti artar.Bu da tepki şiddetini arttırır.
- …İmpulsun oluşabilmesi için gerekli en düşük uyartı değerine ise eşik şiddeti(eşik değeri) denir.
- …Sinir hücreleri eşik değerin altındaki uyartılara hiç cevap vermezken,bu değerin üstündeki tüm uyartılara hep aynı şekilde tepki gösterir.Bu şekilde,uyartılara cevap vermeme veya hep aynı cevabı verme tepkilerine ya hep ya hiç prensibi denir.
- ...Uyartının eşik şiddetinden fazla olması impuls hızını değiştirmez ama oluşan tepkinin derecesini ve impuls sayısını artırır.
- …Sinir hücresinin aksonu zarla çevrilmiş bir deney tüpü gibidir.
- …Bu akson zarı ,toplam iyon sayısı bakımından eşit olan iki çözeltiyi birbirinden ayırır.
- …Akson zarının dış yüzünde pozitif yüklü sodyum(Na) iyonları ve negatif yüklü klor(Cl) iyonları vardır.
- …Buna karşılık zarın iç yüzünde pozitif yüklü potasyum (K) iyonları ile protein ve fosfat gibi negatif yüklü iyonlar fazla miktarda bulunur.
- …Hücre içinde K iyonları ile negatif yüklü iyonlar,hücre dışına göre 30 kat daha fazladır.
- …Hücre dışında bulunan Na iyonu yoğunluğu ise hücre içinden 10 kat daha fazladır.
- …Sinir zarının iç ve dış yüzeyleri arasındaki yüzeyleri iyon derişiminin bu şekilde farklı olması(Na iyonlarının dışarıda, K iyonlarının içeride fazla olması), zardaki Na pompalama sistemi sayesinde olur.
- …Negatif yüklü protein ve fosfat iyonları,akson zarından difüzyon ve ya aktif taşıma ile geçemez ve akson içinde kalır.
- …Bu anyonlar, hücre içinin negatif yüklü olmasını sağlarlar.
- …Hücre zarının iç yüzünün(-) negatif elektrik yüklü, dış yüzünün ise(+) pozitif elektrik yüklü olmasına kutuplaşma (polarizasyon) denir.
- …Kutuplaşmanın olduğu bir sinir hücresi dinlenme halindedir.
- …Miyelinli sinirlerde impuls iletim hızı miyelinsiz sinirlere oranla yaklaşık 10 kat daha hızlıdır(120m/sn)
- …Nöron uyarılınca uyartının geçtiği bölgelerde Na ve K iyonlarının geçişi ters yönde olur.
- …Akson içine giren Na kadar, K dışarı çıkar.
- …Bu olay sırasında enerji harcanmaz.
- …Artık dinlenme durumun tersine ,akson içinde Na(+) ,dışında ise K(-) daha fazladır.
- …Bu şekilde kutuplaşmanın bozulmasına depolarizasyon denir.
- ...Depolarizasyon durumunda Na(+) iyonlarına karşı olan geçirgenliği artar.Bu yüzden de hücre içinde (+) iyonlar artar.
- …Bu olay bir saniyeden daha kısa bir sürede gerçekleşir.
- …İyonların eski yönlerine dönmeleri , ATP enerjisi harcanarak ve Na –K pompasıkullanılarak sağlanır.
- …Bu olay tamamlandıktan sonra sinir hücresi tam dinlenme haline geri dönmüş olur.
- …Bu şekilde hücrenin tekrar dinlenme durumuna dönmesine yeniden kutuplaşma(repolarizasyon) denir.
- Depolarizasyon ve repolarizasyon halinde milisaniyelik değerlerde görülen elektriksel potansiyele aksiyon potansiyeli denir.Aksiyon potansiyeli depolarizasyomnda +50 milivolt iken repolarizasyon durumunda -70 milivolt civarındadır.
- ...Polarize ,depolarize ve repolarize durumlarının hepsinde ATP enerjisi tüketilmektedir.
- …Miyelinli nöronlarda da impuls iletimi aynı şekilde gerçekleşir.
- …Ancak miyelin kılıfın akson bölgelerinde,iyon geçişi olmaz.
- …Bu hücrelerde iyon geçişi,sadece dar bir bölge olan ranvier boğumunda gerçekleşir.
- …İmpuls bir boğumdan diğerine atlayarak(atlamalı iletim) taşınır.
- …Bu durumda impuls bir boğumdan diğerine atlayarak iletildiği için miyelinsiz nörona göre kısa zamanda daha fazla yol alınmış olur.
- …İmpulslar akson boyunca iletilirken,oksijenli solunumla enerji üretildiği için oksijen kullanılır,ATP harcanır.Sonuçta karbondioksit(CO2 ) açığa çıkar ve hücrenin ısısı artar.
- …Akson çapı arttıkça impuls iletim hızı da artar.Çünkü çap büyük olursa,iç direnç küçülür.Direncin küçük olması impulsun daha hızlı iletilmesini sağlar.
- İmpulsların bir sinir hücresinden diğer bir hücreye geçişi sinaps denilen yapılarla sağlanır.
- …Bir nöronun dendriti ile diğer nöronun aksonunun karşılaştığı yerlere sinaps denir.
- ...İmpulsun sinapstan geçişi kimyasaldır.
- ...Bu yüzden sinapslardan her impuls geçemez hatta bazı impulsların iletimi engellenebilir.
- …Sadece elektron mikroskobuyla görülebilen bu küçük aralıklar,uyartıların ilk değerlendirme ve kontrolünün yapıldığı sinir sistemi yapılarıdır.
- …Sinaps bölgesindeki aksonun ucunda sinaptik yumru denilen bir yapı bulunur.
- …Bu yumru diğer nöronun dendriti veya hücre gövdesi ile temas eder.
- …Sinaptik yumruda enerji üretimi için bol miktarda mitokondri ve kimyasal maddeler depolayan kesecikler bulunur.
- …Bu kesecikler içinde uyartı iletimini sağlayan nörotransmitter maddeler(kimyasal aracılar) bulunur.
- ...Nörotransmitter maddeler iletimi sağlayan hormonlardır.
- …Sinir sisteminde görev yapan en önemli nörotransmitter maddeler ;asetilkolin,dopamin,serotonin
- ,histamin ve noradrenalindir.
- …Uyartı akson boyunca ilerleyip sinaps bölgesine geldiğinde akson ucundaki sinaptik yumrudan nörotransmitter maddeler sinaps boşluğuna bırakılır.
- …Bu moleküller sinaps bölgesindeki diğer nöronun dendrit zarındaki reseptöre(glikoprotein) değerek aynı şiddette ve özellikte bir uyartı oluşmasını sağlar.
- …Böylece uyartı bir nörondan diğerine aktarılmış olur.
- …Sinaps bölgesinde birden fazla nöron bağlantı yapabilir.
- …Bu nedenle impulslar sinapslara geldiklerinde seçici dirençle karşılaşırlar.
- …Bu sistem sayesinde uyartıya bağlı olarak bütün kas ve bezlerin uyarılması sağlanmış olur.Buna kolaylaştırıcı sinaps denir.
- …Bu impuls ile ilgisi olmayan diğer nörona uyartı geçişinin engellenmesine durdurucu sinaps denir.
- …Parmağımız yandığında bütün vücutta tepki vermek yerine sadece parmağımızı çekmemiz bu iki olayla sağlanır.
- Farklı nöronlarda impuls iletim hızı da farklıdır.
- …Nöronda impulsun oluşumu için uyaranın belli bir eşik değerinde olması gerekir.
- ...Nöronlarda oksijen harcanıp karbondioksit üretimi kimyasal iletimi,kutuplaşmanın olması elektriksel iletimi açıklar.
- ...Tek bir sinir hücresinde sinaps olmaz.Sinaps olabilmesi için en az iki tane sinir hücresi bulunmalıdır.
- …İmpuls iletimi polarize-depolarize olaylarından dolayı elektriksel,enerji harcanması ,oksijen kullanılması ve karbondioksit oluşumundan dolayı kimyasaldır.
- …İmpuls iletimi için gereken enerji uyarandan değil nörondan sağlanır.
- …Bir sinir hücresinde impuls iletim hızı değişmez.
- …Bir sinir hücresinde uyaranın şiddeti, uyaranın frekansı ve uyaranın süresi impuls hızını değil sayısını etkiler.
- ...Uyaranın şiddeti uyarının süresini değiştirmez.
- …İmpuls iletim hızının değişimi nöronların miyelinli yada miyelinsiz olmasına,nöronların sayısına ,nöronlar arası bağlantının sayısına bağlı olarak değişir.Bu olaylar aynı zamanda oluşturulan tepkinin şiddetini de belirler.
- ...Geniş çaplı,miyelinli ve ranvier boğumlar arasında uzaklık fazla ise impuls iletimi çok hızlıdır.
- …Hidra gibi bazı canlılarda ve insan beyninde çift yönlü geçiş olsa da sinapslardaki geçiş her zaman
- aksondan dendrite doğru olur.Bu iletimden sonra sinaps boşluğunda
- kalan maddelr enzimlerle yok edilir
- yada endositoz yoluyla aksona geri alınır.
- ...Sinirsel iletim hormonal sistemden daha hızlı bir biçimde çalışır.(Sinirsel iletim hızı>hormonal iletim hızı>sinirsel+hormonal)
- ...Sinapslarda; uyarılar kimyasal olarak iletilir,nörotransmitter maddeler salgılanır (histamin,dopamin,seratonin,asetilkolin ve noradrenalin vb.) ,ekzositoz ve endositoz olur,seçici direnç vardır,bazı uyarılar durdurulur,bazı uyarılar hızlandırılır,süre kaybı vardır,impuls iletim hızı düşer.
- ...Nöroglia, sinir hücrelerini besler.nöronlar sinir hücreleridir.Schvan kılıfı aksonları saran bir kılıftır.
- ...Uyarılmış ve uyarılmamış sinir hücrelerinde mitokondri sayısı birbirine eşittir.
- ...Polrizasyon ve repolarizasyonda oksidatif fosforilasyon ,depolarizasyonda substrat düzeyinde fosforilasyon görülür.
- ...Sinir hücrelerinde oksijensiz solunum görülmez.
- ...İmpuls sayısı artarsa tepki şiddeti de artar.
- ...Uyarı şiddeti eşikdeğere eşitse yada yüksekse tepki oluşur.
- ...Uyarı her yönden iletilmeye çalışılırsa bu durumda gereksiz tepkiler meydana gelir.
- ...Ses ve ışık uyarılarını alan duyu hücreleri merkezi sinir sistemine birbirinin aynı özellikte uyarılar gönderdikleri halde bu uyarılar ses ve ışık olarak farklı niteliklerde algılanır.Çünkü,bütün sinir hücrelerinde impulsun iletim şekli aynıdır.Fakat merkezi sinir sisteminde yorumlandıkları bölgeler birbirlerinden farklıdır.
- ...Bir hayvana besin verildiğinde mide özsuyu salgılanması sinirsel yada hormonal yolla olabilir.Aynı türe ait ikinci bir hayvana damarları bağlandığı için besin verilmeyen hayvanın da mide özsuyu salgılaması ancak hormonların uyarısıyla açıklanabilir.Yemek borusu kesilen hayvana ağız yoluyla besin verildiğinde besin mideye temas etmediği halde mide özsuyu salgılanması ise sinirsel uyarılarla meydana gelir.
- ...Bir impulsun iletimi sırasında sinir hücresi boyunca elektro kimyasal iki sinir hücresi arasında (sinaps) kimyasal değişiklikler gözlenir.Sinapslarda iletim nörotransmitter adı verilen kimyasal moleküller aracılığıyla gerçekleşir.
- ...İmpuls iletimi sırasında oksijen ve enerji tüketilmesi,hücrede kimyasal bir reaksiyon olduğunun kanıtıdır.
- ...Sinir boyunca impuls hızı değişmez.
- ...Diş çekiminde kullanılan bazı ilaçlar acı duymayı engeller.Acının engellenmesinin sebebi nöronda impuls oluşumu ve iletiminin durdurulmasıdır.İlacın etkisinin geçmesiyle duyarsızlaşan bölge tekrar eski haline döner.
- ...İç güdüsel davranışlarda uyarı bir dizi davranışın gerçekleşmesine neden olacağı için bir çok sinirle aynı uyarı farklı organlara gönderilmelidir.
- ...Duyu sistemlerinde alınan uyarıların tümü merkezi sinir sistemine duyu sinirleri aracılığıyla iletilir.İletim biçimi ,iletim hızı ve sinir hücresinde oluşan değişiklik hepsinde aynıdır.Ancak uyarılma biçimleri,uyarı sayısı,enerji miktarı ve yorumladığı bölge birbirlerinden farklıdır.
- ...Bir sinir hücresinde impuls oluşumunu sağlayabilecek minimum uyartı şiddetine eşik şiddeti denir.Eşik şiddetinin altında olan uyarılar sinir telinde impuls oluşturmaz.Eşik şiddetinin üstünde olan değerlerde ise sinir hücresi bütün gücüyle cevap verir ama impuls hızı ve yapısı değişmez.Ancak impuls sayısı artar bu da tepki şiddetinde artışa neden olur.
- ...Yanağımıza hafifçe vurulduğunda duyduğumuz acının kuvvetli bir tokat vurulduktan sonraki acıyla aynı olmamasının temel sebebi şiddetli uyarıların çok sayıda impuls oluşmasına neden olmasıdır.
...Aynı reseptörlerle alınan uyartılar çeşitli yönlere iletilebilir.Uyartı iletiminde duyu,ara ve motor nöronlar görev yapar.
Sinirsel tepki>Hormonal tepki>Sinir+Hormonal tepki
…İnsanda ve bütün omurgalılarda bulunan sinir sistemi,merkezi ve çevresel sinir sistemi şeklinde iki bölümde incelenir.
A.Merkezi Sinir Sistemi
1.Beyin
a)Ön beyin
I.Uç beyin
II..Ara beyin
b)Orta beyin
c)Arka beyin
2.Omurilik
B.Çevresel Sinir Sistemi
1.Somatik Sinir Sistemi
2.Otonom Sinir Sistemi
a.)Sempatik Sistem
b.)Parasempatik Sistem
…Uyartıların değerlendirilmesini ve gerekli cevapların oluşturulmasını sağlayan merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur.
1.)Beyin ve Kısımları:
…Milyonlarca nöronun bir araya gelmesiyle oluşmuş ortalama 1300-1500 gram ağırlığındaki merkezi sinir sistemi organıdır.
…Beyin ve omurilik dıştan içe doğru sert zar,örümceksi zar ve ince zar olarak adlandırılan üç katlı zar sistemiyle örtülüdür.
…Sert zar; kafatası kemiğine yapışmıştır.Beyni dıştan gelen darbelere karşı korur.
…Örümceksi zar;ortada olup iki zarı birbirine bağlayan bağ doku liflerinden oluşur.
…İnce zar; beynin en girinti ve çıkıntılarına giren zar olup içerdiği kan damarları sayesinde beynin beslenmesini ve oksijen almasını sağlar.
…İnce zar ile örümceksi zar arasında beyin omurilik sıvısı(BOS) bulunur.
…Bu sıvının beyni darbelerden koruma,nöronlarla kan damarları arasındaki madde alışverişi için ortam oluşturma ve iyon değişiminin dengede kalmasını sağlama gibi görevleri vardır.
…İnsan beyni ön,orta, ve arka beyin olmak üzere 3 kısma ayrılarak incelenir.
a.)Ön Beyin(büyük beyin):
…Beynin en büyük ve göze çarpan bölümüdür.
…Uç beyin ve ara beyin olmak üzere iki kısma ayrılır.
Uç Beyin:
…Uzunlamasına bir yarıkla ayrılan iki yarım küreden oluşur.
…Bu yarımküreleri birbirine bağlayan köprülerden üsttekine nasırlı cisim ,alttakine ise beyin üçgeni denir.
…Ön beyinden bir kesit alındığında dış kısımda boz madde, iç kısımda ak madde olarak adlandırılan iki kısım görülür.
…Boz madde miyelinsiz nöronların gövdelerinden,ak madde ise akson demetlerinden meydanagelir.
…Boz madde (kabuk veya korteks olarak da adlandırılır) ak madde içine çok sayıda girintiler yaparak kıvrımlar meydanagetirir.
…Bu girinti ve çıkıntılar beynin kabuk yüzeyinin arttırılmasını sağlar.
…Girintilerden bazıları daha derin olup diğerlerinden daha net ayırt edilebilir.
…Bunlardan beyin yarım kürelerini enine olarak bölen yarığa rolendo yarığı denir.
…Uç beyin zeka,hareket,yürüme ve duyu alımı gibi olayları yönetir.
…Kabuk kısmında duyu,hareket,anlama,yazma ve hatırlama gibi sinir merkezleri vardır.
...Bir kişinin kitabı bırakması,ayağa kalkması,gazeteyi alıp babaya götürmesi gibi davranışlar istemli hareketler olduğu için merkezi sinir sistemi kontrolündedir.
…Beyin yarım küreleri çıkarılmış kuş,özel bakımla yaşamını sürdürebilir.Ağzına konan yiyecekleri yutabilir,uçabilir ve dala tüneyebilir.Ancak uyarılmadıkça uçamaz.Hareketlerinin tümü bilinçsizdir.
…İnsanda beyin yarım küresinin bölgesel olarak zarar görmesi vücut kısmındaki ilgili bölgenin felç olmasına yada duyusunu yitirmesine neden olur.
…Vücudun herhangi bir bölgesinden impuls alan beyin kabuğundaki bir alanın büyüklüğü oransal olarak vücut parçası içinde bulunan duyu organlarının almaçlarının sayısına bağlıdır.Genellikle o bölgenin dış yüzeyinin büyüklüğüne bağlı değildir.Örneğin; parmak uçlarından alınan uyarılar gövdeninkimnden çok fazla olduğu için beyin kabuğunda ele ayrılan yer oldukça büyüktür.
...Beyin yarımküreleri duyu organlarını ,kas faaliyetlerini,bilinci ,hafızayı,düşünmeyi kontrol eder.Solunum sistemi medulla(omurilik soğanı) tarafından kontrol edildiğinden beyin yarımkürelerinin çıkarılması bu olayı etkilemez.Beyin yarım küresi çıkarıldığında da solunum faaliyetleri devam eder.
...Solucanların öğrenme yetenekleri vardır ve davranışları içgüdüsel değildir.
Ara Beyin:
…Ara beyin ,talamus ,hipotalamus ve epitalamus(epifiz) kısımlarından oluşur.
...Endokrin bezleri ara beyinde bulunur.
Talamus Bölgesi:
…Duyu sinirleriyle gelen uyartıların iletim ve dağıtım merkezi olarak görev yapar.
…Koku duyusu dışındaki bütün duyular talamusta değerlendirildikten sonra beyin kabuğundaki duyu merkezlerine iletilir.
…Bu sayede duyu organlarından gelen uyartıların iyi,güzel yada çirkin gibi gruplandırılması yapılır.
…Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde talamusun farklı bölgelerinin elektrotlarla uyarılması sonucunda farklı davranışlar gözlenmiştir.
…Örneğin kedilerde tüylerin dikleşmesi,tırnakların çıkarılması,sırtın kamburlaşması gibi ceza ve korkuya ilişkin davranışlar ,elektrotun yeri değiştirildiğinde ise zevk alma duyusu ile ilgili davranışlar gözlenmiştir.
…Uyku halinde talamus ve beyin kabuğu işlev yapmaz.
...Normal bir insanda duyu uyarısıyla (koku uyarısı hariç) impulslar tepki organına (efektör organ) ulaşıncaya kadar öncelikle uyartılar reseptörler tarafından algılanırlar ve sonra duyu sinirleriyle önce talamusa(koku hariç) oradan sonra da ilgili duyu merkezlerine(beyin kabuğu) gönderilir.
Hipotalamus Bölgesi:
…Otomatik işlevlerin denetlenmesi için önemli bir merkezdir.
…Vücut sıcaklığı,su dengesi,iştah ve heyecan bu merkezin önemli işlevleridir.
…Hipotalamus,salgı yapan sinir hücrelerinin de bulunduğu bir merkezdir.
…Bu salgılar (RF) hipofiz bezinin ön lobundan hormon salgılanmasını uyarır.
…Eşeysel yönelme ve olgunlaşma merkezleri de hipotalamusta bulunur.
…Hipotalamusun ön lobu uykuyu ,arka lobu ise uykusuzluğu kontrol eden merkezlere sahiptir.
…Hipotalamusun tamamen çıkarılması sürekli uyku halinin oluşmasına neden olur.
…Kahve ve çayın uykuyu kaçırması beyin kabuğunun işlevlerini arttırarak hipotalamustan gelen uyuma emri veren impulsları bastırmasından dolayıdır.
...Hipotalamusta doyum merkezleri ve besin alma merkezleri bulunur.Bu merkezlerle yeme içme ayarlanır.Bu bölgeler zedelenirse hayvan açlıktan ölebilir.
b.)Orta Beyin:
…Varol köprüsünün üstünde ,beyincik ve ara beyin arasında kalan kısımdır.
…Fazla ışıkta gözbebeklerinin küçülmesi,buradaki refleks merkezleri ile idare edilir.
…Orta beyin,beyincik,omurilik soğanı ve omurilik arasında bağlantı kuran sinir tellerinin geçiş bölgesidir.
…Orta beyinde kas tonusunu (kasların az da olsa sürekli kasılı olma hali) ve vücudun duruşunu düzenleyen merkezler de bulunur.
…Köpeğin ses duyunca kulaklarını dikleştirmesi gibi bazı refleksleri de buradan idare edilir.
c.)Arka Beyin:
…Beyincik ve omurilik soğanı olmak üzere iki bölümde incelenir.
Beyincik:
…Arka kısımda omurilik soğanının üstünde bulunur.
…Bir merkez ile bunların yanında bulunan iki yarım küreden oluşur.
…Bu yarımküreler pons ile (Varol köprüsü ) birbirine bağlıdır.
…Varol köprüsü beyinciğin ön tarafında ve omurilik soğanının üst kısmında bulunur.
…Beyinciğin iki yarım küresi arsında uyartı taşır ve orta beyinle bağlantı kurmasını sağlar.
…Dış kısmında boz madde, iç kısmında ise ak madde bulunur.
…Kabuk kısmı nöron gövedelerinden oluşan boz maddeden yapılmıştır.
…Boz madde,ak madde içine doğru girerek kıvrımlar oluşturur.
…Bu kıvrımlar enine kesitte bir ağacın dallarına benzediği için bu kısım hayat ağacı olarak adlandırılır.
…Beyincik vücuttaki kas faaliyetlerinin düzenli olmasını ve dik durmayı sağlar.
…Karmaşık ve ince kas tellerinin yapılması beyincik sayesinde gerçekleştirilir.
…Beyinciği bozulan insanların kas faaliyetlerinde düzensizlikler görülür.
…Bebekler beyincikleri gelişmeden oturamaz ,yürüyemez ve ayakta duramazlar.
…Kısaca beyincik görme,işitme ve kas hareketleri arasındaki uyumu ve dengeyi sağlayan sinir yapısıdır.
...Duyuların görevlerini yapmalarında etkili olan ve duyuların çalışmasını kontrol eden sistem beyincikte bulunur.
Omurilik Soğanı:
…Beyinciğin altında ,omurilik ile ponsun arasında yer alır.
…Omurilik soğanı,solunum,kalp atışı,karaciğerin şeker metabolizmasının düzenlenmesi,dolaşım,sindirim ve salgılama gibi yaşamsal olayların merkezidir.
…Omurilik soğanı yapısal olarak omuriliğe benzer.
…Dış tarafı ak maddeden,iç tarafı ise boz maddeden meydana gelmiştir.
…Soluma,yutma,kusma,çiğneme,öksürme,hapşırma,kan damarlarının büzülmesi ve gevşemesi gibi kalıtsal reflekslerin oluşmasını sağlayan merkezlerde beynin bu kısmında bulunur.
…Omurilik soğanındaki bu kısım hayati öneme sahip olayları denetlediği için hayat düğümüadını alır.
...Yutma ve soluk alma olayları omurilik soğanı tarafından kontrol edilirken,öğrenmeye dayalı işlevler ise beyin kabuğu tarafından kontrol edilir.
2.Omurilik ve Görevleri:
...Omurga kanalı içinde,omurilik soğanından başlayıp aşağıya doğru uzanan sinir sistemi organına omurilik denir.
…Omuriliğin enine kesitinde beyinden farklı olarak dış kısımda ak madde ,iç kısımda boz madde bulunur.
…Ak madde miyelinli nöronların aksonlarından meydana gelir.
…Nöronların hücre gövdelerinden meydana gelen boz madde,ak madde içine doğru kelebek şeklinde dallamalar yapar.
…Bu kelebeğin öne bakan kısımlarına ventral(ön) çıkıntı, arka kısmına dorsal (arka) çıkıntıdenir.
…Kelebeğin yandaki çıkıntılarına ise yan çıkıntı denir.
…Arka çıkıntılar duyu sinirleriyle ön çıkıntılar ise motor sinirlerle bağlantılıdır.
…Yan çıkıntı ise otonom sisteme ait olan sinirle bağlantı yapar.
…Omuriliğin yapısı beyinden farklı olarak dış tarafı ak maddeden iç tarafı ise boz maddeden meydanagelir.Ak madde beynin ön kısımlarından gelen nöronlardan oluşur.Bu nöronlar omurilik soğanından çaprazlanarak geçer.Yani beynin sağından gelenler sola,soldan gelenler sağa yönlendirilir.
…Omurilikten yönlendirilen en önemli aktivitelerden birisi reflekslerdir.
…Sağlıklı bir insanda iki çeşit refleks vardır.
…Bunlardan doğuştan gelen reflekslere kalıtsal refleksler denir.Örneğin göz kapaklarını kapanması,esnemek,gülmek,kızarma,terleme,diz kapağı refleksleri,yeni doğan çocuğun emme refleksi
…Bazı refleksler ise bir uyaranla sürekli uyarılınca veya şartlanmayla kazanılır.Bunlara koşullu refleks denir.
…Örneğin limon görünce ağzın sulanması,sıcak sobada eli yanan çocuğun soğuk olsa bile sobayı ellememesi gibi.
…Bu çeşit refleksler ilk olarak Pavlov tarafından araştırılmıştır.
…Pavlov kurmuş olduğu bir mekanizmada köpeğe her besin vermesinde zile bastı ve bu olayı sık aralıklarla tekrarladı.
…Köpeğin besinlerinkokusu ile zil sesi arasında bir ilişki kurduğu ve besin verilmeden zile basıldığında köpeğin ağzından salya aktığı görüldü.
…Diz kapağı gibi bazı basit reflekslerde sadece duyu ve motor nöronlar görev yaparken bir çok omurilik refleksinde duyu ara ve motor nöronlar görev yapar.
…Üç çeşit nörondan oluşan bu sisteme refleks yayı denir.
…Bu refleks yayında duyu organlarıyla alınan uyartı,duyu nöronlarıyla arka kökten omuriliğe getirlir.
...Bir refleks yayını oluşturan nöronlarla ilgili olarak fiziksel yada kimyasal etkinin şiddeti değişse bile impuls şiddeti değişmez.Kullanılan ATP miktarı,impuls sayısı,harcanan oksijen miktarı ve uyarılan nöron sayısı değişebilir.
...Bir refleks yayında impulsun meydana gelip tepkinin oluşumunda sırasıyla öncelikle reseptörlerin aldığı bilgi duyu nöronlarıyla
arka köke(dorsal) gelir.Omurilikte dışta ak,içte boz madde vardır.Uyarı arka kökten boz maddeye aktarılır.Burada oluşan cevap ventral kökten motor nöronla kaslara iletilir. Yani duyu organı-dorsal kök-boz madde-ventral kök-salgı bezi
…Omurilikteki ara nöronlarda değerlendirme yapıldıktan sonra ön kökten çıkan motor nöronlarla tepki organında cevap oluşturulması sağlanır.Çivi battığında ayağın çekilmesi gibi.
...Refleks olayında ReseptöràDuyu nöronuàdorsal kökàAra nöronàyan kökàventral kök àmotor nöronàEfektör organ
…Omurilik;beyinden gelen veya beyne giden uyartıların iletim merkezidir,alışkanlıkların denetlenmesini sağlar ve refleks merkezidir.
…Duyu organlarından beyne giden sinirlerin büyük kısmı omurilikten çapraz yaparak geçerler.Bu nedenle beynin sol tarafı vücudun sağ tarafını idare eder.
Buna karşılık,beyinden çıkan motor sinirler bu çaprazlanmayı omurilik soğanında yaparlar.
…Alışkanlık haline gelen bazı davranışar,önce beyin tarafından öğrenilir,daha sonra ise omurilik tarafından kontrol edilir.Araba sürme,örgü örme,bisiklet sürme,bir çalgı aletini çalma gibi.
...Parmağına iğne batan bir insanın elini çektiği halde acımasının sebebi refleksin omurilik,acı hissinin ise beyin tarafından alınmasıdır.
...adrenalin artışı-kalp atışının hızlanmasıàtansiyon yükselmesiàBayılma
...Düşerken bir yere tutunma ve uykudayken iğne batırılan elini çekme doğuştan edinilen refleks hareketleridir.İsteyerek gözlerini kapalı tutma ve bir yiyeceğin tadına bakma beynin kontrolünde istemli hareketlerdir.Müzik eşliğinde bildiği bir dansı yapma ise ilk olarak beynin istemli olarak başlattığı daha sonra da alışkanlık haline gelen(omuriliğin yönettiği) bir harekettir.
...Beyni tahrip edilen kurbağanın kalbi çalışmaya devam eder,solunum yapabilir,kan akışı devam eder,asit damlatıldığında bacağını çekebilir(refleks).Tüm bu olaylar istem dışı(refleks) yada otonom sinir sistemi tarafından gerçekleştirilir.Fakat besin yakalamak için dilini uzatması istemli bir harekettir ve beyin tarafından kontrol edilir.Bu yüzden bu canlı besini yakalayamaz.
...Ele iğne batırılmasıyla oluşan impuls öncelikle duyu sinirleriyle omuriliğin arka köküne iletilir.Burada ara nöronlarca verilen tepki,ön kökten çıkan motor sinirlerle kasa ulaşır ve tepki oluşur.
...Sağ ayağına batırılan kişinin sol ayağını çekmesi uyartıların omurilikte çapraz geçtiğini gösterir.Uyartılar arka kökten omuriliğe girdikten sonra çapraz geçip ön kökten çıkar.
...Omurilik,refleks ve alışkanlık davranışlarını,beyin duyu organları ve istemli hareketleri,omurilik soğanı otonom çalışan organları,hipofiz hormon salgılayan bezleri kontrol eder.Beyincik vücut dengesinden sorumludur.
...Ön beyin duyu organlarını,zekayı ve istemli hareketleri,beyincik vücut dengesini omurilik soğanı otonom çalışan organları ve bunlarla ilgili refleksleri kontrol eder.Sempatik sinirler otonom sinirlerin bir kısmı olur,vücut aktivitesini arttıran tepkiler oluşturur.Ani etkilere karşı oluşturulan ani tepkilerin(refleks) denetimi omurilik tarafından yapılır.
...Ayağın yanmasıyla oluşan bir impuls beynin kabuk bölgesine gidinceye kadar sırasıyla omurilik,omurilik soğanı ve talamustan geçer.
…Vücudun farklı kısımlarından gelen uyartıları alarak,beyin ve omuriliğe götüren ve bu iki organda oluşturulan tepkileri ilgili organlara aktaran sinirlere,çevresel sinir sistemi denir.
…Bu sistem sinirler,sinir düğümleri(gangliyonlar) ve sinir liflerinden meydana gelir.
…Gangliyonlar, merkezi sinir sistemi dışında kalan sinir hücrelerinin gövdelerinden oluşmuş sinir kümeleridir.
…Beyinden çıkan sinirler beyin sinirleri olarak adlandırılır.
…Beyinden 12 çift sinir çıkar.
…Bu sinirler baştaki duyu organlarına ,ilgili kaslara ve hormon üreten bezlere gider.
…Bu sinirlerden en önemlisi 10.sinir olan nervus vagustur.
…Bu sinir otonom sisteme ait olup akciğere,kalbe,pankreasa,mideye ve bağırsaklara gönderilir.
…Omurilikten ise 31 çift duyu ve motor siniri çıkar.
…Bunlar önce çiftler halindedir,daha sonra birleşerek omurilik sinirlerini meydana getirirler.
…İnsanda bu sinirlerden en büyük olanı bacaklara giden siyatik sinirlerdir.
…Çevresel sinir sistemi yaptığı göreve göre somatik sistem ve otonom sistem olarak ikiye ayrılır.
1.Somatik Sinir Sistemi:
…Motor ve duyu nöronlarından meydana gelir.
…Aksonları ise iskelet kaslarına birer çift nöron gönderirler ve isteğimizle çalışan organlara sinaps yapar.
…Koşma, şarkı söyleme,resim yapma ve yazı yazma gibi istemli olayların yapılması somatik sistemle düzenlenir.
2.Otonom Sinir Sistemi:
…İstemsiz olarak çalışan ,bütün iç organlara(mide,bağırsak,kalp,akciğer,böbrek,
karaciğer,pankreas ve üreme organları gibi) sinir gönderen sistemdir.
İstemsiz çalışan iç organların çalışma hızlarını belirler.
...Akciğerlerde bronşların genişlemesi,gözbebeğinin küçülmesi,kalp atışının hızlanması gib.
…Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sistem olmak üzere ikiye ayrılır.
Sempatik sistem:
…Özellikle organizmanın zor durumda kaldığı durumlarda etkilidir.
…Bu sistemin çalışmasıyla tükrük salgısı azalır, kalp atışı hızlanır,akciğerler genişler,bronşçuklar genişler,kıllar dikleşir,kan basıncı ve kan şekeri yükselir,kan damarları daralır,terleme ve soluma artar,göz bebekleri genişler,mide ve bağırsak hareketleri azalır,eşeysel organlar ve mesane(sidik torbası) gevşer.
…Bu durum uzun sürerse vücut direnci azalır.
…Sempatik sistem,bu sistemleri hızlandırırken sindirim sisteminin çalışmasını yavaşlatır.
Parasempatik sistem:
…Genel metabolizmayı yavaşlatıcı etki yaparken sindirim sistemi organlarının çalışmasını hızlandırır.
…Sempatik sisteme zıt çalışır.
…Bu sistemin çalışmasıyla kalp atışı yavaşlar,kıllar dikleşmez,kan basıncı ve kan şekeri azalır,kan damarları genişler,terleme ve soluma azalır,göz bebekleri daralır.
…Otonom sinir sistemiomurilik,omurilik soğanı ve hipotalamusta bulunan merkezlerden kontrol edilir ve sadece miyelinsiz motor nöronlardan oluşur.
...Otonom ve somatik sinirlerde motor nöronlar ortak olarak bulunur.
...Otonom ve somatik sinirlerde impuls iletim şekli birbirine benzer.
Duyu nöronları merkezi,somatik ve otonom sinir sisteminde ortak olarak bulunur.
...Canlılar değişken bir çevrede ancak değişimlere ayak uydurarak yaşamlarını devam ettirebilirler.
...Yaşanılan ortamda meydana gelen her türlü durum için vücuda ait sistemler kendini ayarlayarak uyum göstermeye çalışırlar.
...Bu süreçte duyu organlarıyla alınan uyartılar merkezi sinir sisteminde değerlendirildikten sonra gerekli cevapların oluşturulması sağlanır.
...Duyu organlarında bulunan ve uyartıların alınıp sinir hücrelerine aktarılmasını sağlayan özel hücrelere reseptör(almaç) denir.
...Reseptörler farklı uyaranlardan gelen uyarıları almaya özelleşmişlerdir.
...Reseptörler algıladıkları uyartının çeşidine göre fotoreseptör(ışığı algılayan) ,kemoreseptör(kimyasal uyarıları algılayan), ve mekanoreseptör(ses,basınç ve dokunma gibi fiziksel uyartıları algılayan) şeklinde adlandırılabilir.
...Vücudumuzda bunlardan başka acıyı ve ağrıyı algılayan serbest sinir uçları ve sıvı basıncını algılayan osmoreseptör gibi alıcılar da vardır.
...Duyu organları uyartılara karşı duyarlıdırlar.Bazı duyu organları uyarının cinsine göre belli aradaki frekanslara duyarlıdır.
...Bir duyu organı birden fazla görev yapabilir.Duyu organları merkezi sinir sistemine bağlı olarak çalışır.
Duyu organlarının uyarıları farklı şekillerde algılamasının sebebi merkezi sinir sisteminde yorum merkezlerinin farklı olmasıdır.
...Yediğimiz besinlerdeki tatları algılamamızı sağlayan duyu organımız dilimizdir.
...Dil, tat duyusunun alınmasından başka konuşmaya ve yutmaya da yardımcı olur.Dilin üzeri epitel doku ile örtülüdür.
...Tadı alan, tat alma cisimcikleri yada tat alma papilleri epitel doku üzerinde bulunur.
...Tat alma cisimcikleri mantar,çanak yada yaprak şeklindedir.
...Dildeki tat alma cisimcikleri tadı alan almaçlardan oluşur.
...Tat tomurcukları aldıkları uyarıları duyu nöronlarına aktarırlar.
...Tat tomurcuklarında reseptör hücreler(almaçlar),destek hücreleri ve sinir telleri bulunur.
...Sağlıklı bir insanda 9bin-10 bin kadar tat cisimciği vardır.Bu sayı çocuklarda biraz daha fazladır.
...Tat alma cisimcikleri tadı alan almaçlardan meydana gelir.
...Bu almaçlar epitel hücrenin mitoz bölünme geçirmesiyle oluşur.
...Herhangi bir maddenin tadının algılanabilmesi için maddenin tükrük içinde erimesi gerekir.
...Dilin farklı kısımlarının dört tat çeşidini algılama yoğunlukları vardır.
...İnsan dilinin ayırt edebileceği dört çeşit tat vardır.
...Dilin her tarafında acı,tatlı,tuzlu ve ekşi tatlar algılanabilir.Ancak dilin uç kısmı tatlıyı,yan-ön kısımlar tuzluyu, yan-arka kısımlar ekşiyi,en arka kısmı ise acıyı daha çok algılamaya özelleşmiş şekildedir.
..Koku ve tat beyindeki farklı merkezlerde algılanır.
...Limondaki ekşilik duyusunun alınmasında dil,burun,göz,kulak duyularının tamamı rol oynayabilir.
...Burnun iç yüzeyi epitel doku ile örtülüdür.Epitel dokuda koku alma hücreleri ve yanlarında da mukus salgılayan goblet hücreleri vardır.
...Goblet hücreleri bez oluşturmayan bağımsız salgılardır.
...Bu hücreler tarafından üretilen mukus salgısı burnun iç epitelini korur.
...Herhangi bir şeyin kokusunun algılanabilmesi için de koku taneciklerinin bu mukus içinde erimesi gerekir.
...Burun içinde bulunan kıllar ve mukus salgısı yardımıyla solunan havadaki kir ve tozlar tutulur.
...Solumayla alınan soğuk hava burun içindeki kılcal damarların ısısı sayesinde ısıtılır ve mukus sayesinde bir miktar nemlendirilir.
...Koku reseptörleri mukus içinde çözünen maddelerin kokusunu algılar.
...Burun boşluğunun üst tarafında koku alma alanı olan sarı bölge bulunur.
...Sarı bölgede koku almayı sağlayan koku almaçları vardır.Koku alma almaçlarının aksonlarıkoku alma soğancığı ile bağlantılıdır.
...Koku sinirleri ile alınan duyular beyindeki koku merkezinde çeşitli kokular olarak algılanırlar.
...Koku soğanından çıkan sinirlerin büyük bir kısmı talamusa uğramadan doğrudan beyindeki koku alma merkezine bağlanır.
...Koku soğanından çıkan sinirlerin az bir kısmı ise hipotalamusa bağlanır.
...Bu durum kokunun çeşitli duygusal ve heyecan verici olaylarla ilişkisini gösterir.
...Çiçek ,parfüm ve diğer güzel kokuların insanlar üzerindeki etkileri bu ilişki ile sağlanır.
...Burun boşluğu bir kemikle ikiye ayrılır.Kemiklerin arasındaki boşluğa sinüs boşluğu denir.
...Sinüslerin iltihaplanması durumunda sinüzit hastalığı ortaya çıkar.
...İnsanların tat duyusunun algılanmasında koku duyusu da etkilidir.İkisinde de kimyasal reseptörler bulunur.
...Koku reseptörlerin her biri aynı zamanda bir sinir hücresidir.
...Koku reseptörleri dendritlerin uyartılara özelleşmesi sonucunda oluşur ve bu şekilde farklı kokular algılanır.
Su canlılarında koku reseptörleri daha iyi gelişmiştir.
Hayvanlarda koku reseptörleri iyi gelişmiştir.
...Koku reseptörleri çabuk yorulur.Bunun için kötü kokulu bir odaya girdiğimizde bir süre sonra o kokuyu algılayamaz hale geliriz.Ancak,farklı frekansta bir koku oluşursa hemen algılanır.
...Deri, dokunma duyusunun algılanmasını sağlayan organımızdır.
...Vücudun dış etkenlerden korunmasını sağlayan bir tabaka olarak iş görür.
...Ayrıca solunuma ve boşaltıma yardımcı olma ile vücut ısısını düzenlemede görev yapar.
...İnsan derisi üst deri ve alt deri olarak iki tabakadan meydana gelir.
...Çok katlı epitel dokudan meydana gelir.Üst deride kan damarları ve sinirler bulunmaz.Epidermis, ektoderm kökenlidir.
...Derinin en üst kısmında yassı,sert ve ölü hücreler bulunur.Bu bölüme korun tabakası denir.
...Korun tabakasında keratinleşmiş hücreler vardır.Keratinli hücreler deriyi vgurma,çarpma ve mikroorganizmalar gibi etkenlere karşı korur.
...Korun tabakasının altında canlı hücrelerden oluşan malpigi tabakası bulunur.
...Bu tabakada deriye rengini veren melanin pigmenti sentezlenir.
...Akşınlarda (albino hastaları) melanin pigmentleri sentezlenemediği için deri,kirpikler,saçlar ve kıllar beyazdır.
2.)Alt deri(Dermis):
...Üzerinde üst deri bulunan canlı tabakadır.Derinin bu kısmında kan damarları ,sinirler,ter bezleri,yağ bezleri,kıl kökleri,bol miktarda elastik ve kollagen lifler ile çeşitli duyu almaçları bulunur.
...Derimizde bulunan serbest sinir uçları her türlü ağrı duyusunu algılar.
...Ağrılar yanıcı,batıcı veya sancı şeklinde olabilir.
...Derideki termoreseptörler de dermis tabakasında bulunur.Bunlar sıcaklığa ve soğuğa karşı duyarlıdır.
...Ayrıca deride basınç ve dokunma duyularını algılayan dokunma almaçları da vardır.
...Serbest sinir uçları derinin her tarafında ve diğer bazı dokularda bulunur.
...Serbest sinir uçlarından asetilkolin salgılanmaktadır.
...Asetil kolin hormonu vagus sinirini uyararak kalp atış hızını yavaşlatır.
...Serbest sinir uçları (ağrı), merkel diskleri(dokunma),krause cisimciği(soğuk),meisner cisimciği(dokunma),paccini cisimciği (basınç),ruffini cisimciği(sıcaklık) vb.
...Alt deride bulunan reseptörler çeşitli özelliklerdeki uyarıların algılanmasını sağlarlar.
...Termoreseptörler ve serbest sinir uçları fotoreseptörlere göre vücudun daha geniş yüzeylerine yayılmışlardır.
Derinin vücudumuzda gerçekleştirdiği bazı görevler şunlardır:
1.)Terleme yolu ile bazı metabolik artıkların atılmasını sağlayarak boşaltıma yardımcı olur.
2.)Su geçirmeyen özelliği ile vücuttaki su miktarının korunmasına yardımcı olur.
3.)Malpigi tabakasındaki melanin pigmentleri ile vücudu güneşin zararlı etkilerinden korur.
4.)Oksijen ve karbondioksitin alış-verişini yaparak solunuma yardımcı olur.
5.)Dış ortamdaki mikroorganizmaların vücudun iç dokularına girmesini engeller.
6.)Kan damarları,yağ örtüsü ve ter bezleri yardımıyla vücut ısısının sabit tutulmasında yardımcı olur.
7.)Yağ bezleri sayesinde yağ salgılayarak derinin yumuşak ve nemli tutulmasını sağlar.
8.)Yapısında bulunan çeşitli reseptörler sayesinde basınç,sıcak,soğuk,acı ve dokunma gibi duyuların algılanmasını sağlar.
...İnsanlarda duyuların alınmasından sorumlu olan duyu organlarından bazılarında duyu reseptörleri(alıcıları) doğrudan dış çevreye açıktır.Mesela göz ve kulakta bulunurlar.Deride bulunan reseptörler ise geniş bir yüzeye yayılmıştır.Bütün duyu reseptörleri eşik şiddeti yada üstünde uyaranlarla uyarılırlar.
...İşitme ve dokunma duyuları mekanik,görme ,ışık tatma ve koklama ise kimyasal uyartılara karşı duyarlıdır.
IV.)GÖZ VE GÖRME DUYUSU:
...Gözde bulunan reseptörler (fotoreseptörler) ışık uyarılarını alacak şekilde özelleşmişlerdir.
...Göz, bu reseptörler gibi görme işinde doğrudan görev yapan ve bunları koruyan yapılardan oluşur.
...Koruyucu yapılar; kaşlar,kirpikler,göz kapakları,göz yaşı bezleri ve göz yuvarlağını göz çukuruna bağlayan kaslardan oluşmuştur.
...Kaşlar,kirpikler ve göz kapakları göze yabancı bir madde girmesini engeller.
...Göz kaslarının göze sağladığı hareket görme yönünü ayarlar.
...Kaslar ayrıca göz kapaklarının kırpma hareketi yapmalarını sağlayarak,göz yaşının gözün içinde dağıtılmasında etkili olur.
...Gözyaşı,gözün iç kısmının nemli kalmasını ve mikropların üremesini engeller.
...Gözde bulunan bu koruyucu kısımlar göz içi yapılarını dış etkenlerden korurlar.
A.)Görmeyle İlgili Yapılar ve Görme Olayı:
...Göz yuvarlağı dıştan içe doğru sert tabaka(sklera),damar tabaka(koroid) ve ağ tabakadan (retina) oluşur.
1.)Sert tabaka(sklera):
...Göz yuvarlağını dıştan saran beyaz< bağ dokudan oluşmuş sert bir tabakadır.
...Sert tabaka göz yuvarlağının ön tarafında saydam bir yapı kazanır.Burası kornea(saydam tabaka) adını alır.Kornea tıpkı bir mercek gibi görev yapar.
...Kornea,ışığı kırarak göz bebeğinin üzerine düşmesini sağlar.
...Işık önce korneada daha sonra gözmerceğinde kırılır.
...Sert tabakanın altında bulunan ve kan damarı bakımından zengin olan bir tabakadır.
...Gözün beslenmesini sağlar.
...Damar tabakanın arka yüzeyinde siyah pigmentler(renk pigmentleri) taşıyan hücrelerin bulunduğu bir tabaka vardır.Bu tabaka sayesinde fazla ışık emilerek göz yuvarlağının iç kısmı karanlık bir oda haline getirilir.Karanlık oda koyu renkli olduğu için ışığı emer.Bu sayede göz içi yansımalar önlenir.
...Damar tabaka gözün ön kısmında iris adı verilen gözümüzün renkli kısmını oluşturur.
...Bu kısım bazı ışınları soğurarak(emerek) yada yansıtarak gözü fazla ışıktan korur.
...İrisin yapısında bulunan kaslar,göz bebeğinin daralmasını yada genişlemesini sağlar.
...İrisin ortasında ışığın retinaya geçmesini sağlayan göz bebeği denilen yapı bulunur.
...Göz bebeği göze gelen ışık miktarına göre büyüyüp küçülerek göze giren ışık miktarını ayarlar.
...Fazla ışıkta gözbebeği küçülür,az ışık geldiğinde ise gözbebeği büyür.
...Gözbebeğinin bu hareketleri yapabilmesi iriste bulunan halkasal düz kaslarla sağlanır.
...İrisin tam arkasında saydam ince kenarlı göz merceği vardır.
...Mercek,gelen ışınları bir defa daha kırarak ağ tabakadaki görme reseptörlerinin üzerine düşmesini sağlar.
...Mercek,mercek bağları denilen yapılarla kirpiksi cisme tutunur.
...Bu yapı dairesel ve uzunlamasına özellikteki kas liflerinden meydana gelir.Bu kaslar kirpiksi kaslar olarak bilinir.
...Kirpiksi kaslar yardımıyla göz merceğinin yuvarlaklığı değiştirilerek(uzayıp şişkinleşerek) odak uzaklığı ayarlanır.
...Bakılan cismin uzaklığına bağlı olarak gerçekleşen ve her defasında ışınların sarı benekte odaklanmasını sağlayan bu olaya göz uyumu denir.(göz merceğinin uzaklık yada yakın mesafelere göre şeklini değiştirmesi durumu
...Uzağa karşı baktığımızda göz uyumu gerçekleşirken mercek uzar,kırıcılığı azalır ,mercek kasları kasılır.Yakına karşı göz uyumunda ise bunların tersi gerçekleşir.
...Gözde saydam tabaka(kornea) ile mercek arasındaki boşluğa ön oda, göz merceği ile iris tabakası arasındaki arasındaki boşluğa ise arka oda denir.Bu iki odayı dolduran sıvılar gözün küremsi şeklinin korunmasını sağlar.Mercekle ağ tabaka arasında ise camsı cisim denilen daha katı,berrak ve jelatinimsi bir madde bulunur.
...Camsı cismin iki önemli görevi vardır.Birincisi kan damarı bulunmayan kornea ile merceğin beslenmesini sağlamak ,ikincisi de iç basınç meydana getirerek göz küresi şeklinin sabit kalmasını sağlamaktır.Camsı cisimde göz sinirleri ve göz damarları bulunur.
...Sürekli ışık alan bir gözde rhodopsin maddesi birikimi artar ve görme duyarlılığı azalır.
3.)Ağ tabaka(retina):
...Gözde ışık uyarılarının alınmasını sağlayan fotoreseptörler ve uyartıların beyine kadar taşınmasını sağlayan duyu sinirlerini bulunduran tabakadır.
...Ağ tabakanın arka kısmında bulunan reseptörler çubuk(çomak) ve koni olarak iki çeşittir.
...Çubuk şeklinde olanlar siyah beyaz görmeyi ve cismin şeklini algılamayı sağlar.Renklere karşı duyarlı değildir,alacakaranlıkta görmeyi sağlar.
...Koni şeklinde olanlar reseptörler ise parlak ışıkta ve renkli olarak görmeyi sağlar.Renklere karşı duyarlıdır,aydınlıkta görmeyi sağlar.
...Koni reseptörleri hiç çalışmıyorsa cisimler sadece siyah ve beyaz görülür.
...Gündüz aktif hayvanlarda koni,gece aktif hayvanlarda çomak reseptörleri daha aktiftir.
Bir nesne gözün önünden geçirilirken önce şekil sonra renginin algılanma sebebi,renk algılama yapan hücrelerin ortada,şekil algılaması yapan hücrelerin sarı beneğin dışında yer almasıdır.
Gözlerde mavi,yeşil gibi farklı renk oluşumlarının sebebinin koni hücrelerinin eksik olmasından kaynaklandığı sanılmaktadır.
...Duyu sinirlerinin aksonları göz yuvarlağının arka kısmında birleşerek göz sinirini meydana getirir.
...Beyne uyartı taşıyan bu sinirin gözden çıktığı noktada reseptör yoktur.Görüntünün algılanmadığı bu bölgeye kör nokta denir.
...Kornea ile göz merceğinden geçen eksenin retinayı kestiği yerde sarı benek denilen çukurca bir bölge vardır.
...Sarı benek ve yakın çevresinde koni hücreleri yoğun olarak bulunduğu için bu bölgede daha net görüntü alınması sağlanır.
...Gözde görme olayı ,bir cisimden gelen ışınların retinadaki reseptörler tarafından algılanmasıyla gerçekleşir.
...Işınlar korneada(saydam tabaka) kırıldıktan sonra göz bebeğinden geçerek merceğe gelir.
...Bu arada göz bebeği gelen ışının miktarına göre büyür yada küçülür.
...Göz merceği ışınları bir kez daha kırar ve camsı cisime aktarır.Camsı cisimden geçen ışınlar retina üzerine geldiklerinde ters bir görüntü oluşur.
...Retinaya düşen ışınlar buradaki çomak ve koni reseptörleri tarafından algılanır.
...Bu şekilde reseptörlerde oluşan impuls görme sinirlerine aktarılır ve beyindeki görme merkezine iletilir.
...Beyinde görüntü düzleştirilir ve bakılan cismin görüntüsü tam olarak algılanmış olur.
...İki gözden gelen uyartıların beyindeki görme merkezinde değerlendirilmesiyle gerçek görüntü elde edilir.
...Karanlık bir ortamda bekledikten sonra, birdenbire ışıklı bi ortama çıkıldığında görme olayında bir süre aksama görülür.Bunun nedeni gözbebeğinin göze gelen ışık miktarını hemen ayarlayamamasıdır.
İNSANDA GÖRME: IŞIKàKORNEAàÖN ODAàARKA ODAàGÖZ BEBEĞİàGÖZ MERCEĞİàCAMSI CİSİMàRETİNAàRESEPTÖRLER(SARI NOKTA)àBEYİNDEKİ GÖRME MERKEZLERİ
B.)GÖZ KUSURLARI VE DÜZELTİLMESİ:
...Gözde bazı yapıların eksik olmasına veya düzgün çalışmamasına bağlı olarak çeşitli göz kusurları ortaya çıkar.
1.)Renk körlüğü(Daltonizm):
...Sağlıklı bir gözde mavi,yeşil ve kırmızı ışığa duyarlı üç tip koni reseptörü vardır.
...Renkli görmeyi sağlayan bu konilerden bir veya bir kaçının eksik olması durumunda renk körlüğü ortaya çıkar.
...Bu hastalığı oluşturan gen cinsiyet hormonlarından olan X kromozomu üzerinde taşınır ve kalıtsaldır.
...Kalıtsal bir hastalık olduğu için düzeltilemez.
...Bu kişiler daha çok kırmızı ve yeşil renkleri birbirinden ayırtedemezler.
2.)Göz tansiyonu:
...Gözün ön ve arka odasında bulunan sıvılar belli bir miktarda ve yoğunlukta olmalıdır.
...Bu sıvıların miktarı artarsa basınç artar ve göz tansiyonu oluşur.
...Göz içindeki normal basınç 20 mmHg (milimetrecıva) değerindedir.
3.)Miyop (uzağı görememe):
...Göz yuvarlağının optik eksen doğrultusunda uzamasına bağlı olarak ortaya çıkar.
...Gözün önden arkaya doğru olan çapının normalden uzun olması yada merceğin normalden daha şişkin olması sonucu olarak görüntü retinanın ve sarı beneğin daha önünde oluşur.
Bu durumda merceğin kırıcılığı artar.
...Miyop olan kişiler yakını normal gördükleri halde,uzağı net olarak göremezler.
...Kalın kenarlı mercek (iç bükey mercek) bulunduran gözlükler kullanılarak görüntünün net olarak algılanması sağlanır.(Kalın kenarlı mercekle görüntü sarı benek üzerine düşürülür)
4.)Hipermetrop (yakını görememe):
...Göz yuvarlağının optik eksene dik olarak uzayıp şişkinleşmesine bağlı olarak ortaya çıkar.
...Gözün önden arkaya doğru olan çapının normalden daha kısa veya merceğin daha ince olması sonucunda görüntü retinanın arkasına düşer.
...Hipermetrop olan kişiler uzağı normal gördükleri halde,yakını net olarak göremezler.
...İnce kenarlı mercek(dış bükey mercek)bulunduran gözlükler kullanılarak görüntünün net olarak algılanması sağlanır.(İnce kenarlı mercekle görüntünün sarı beneğe düşmesi sağlanır.)
5.)Şaşılık:
...Ameliyatla veya çocukluk döneminde kullanılan özel merceklerle düzeltilebilen bu hastalık.gözü hareket ettiren kasların uzun yada kısa olmasından kaynaklanır.
...Bu nedenle iki göz farklı eksenlere bakabilir.
...Şaşılık gözün kendi yapısına bağlı bir kusur değildir.
6.)Astigmatizm:
...Göz merceğinin yüzeyinde yada korneada (saydam tabaka) meydana gelen kavislenmeler sonucu oluşur.
...Görüntü retina üzerinde birden farklı noktaya düşeceğinden cisimler bulanık görülür.
...Net görüntünün algılanması özel silindirik mercekler kullanılarak sağlanır.
7.)Presbitlik:
...Yaşlılığa bağlı olarak göz merceğinin esnekliğini kaybetmesi sonucu ortaya çıkar.
...Göz merceği esnekliğini kaybettiği için göz uyumu tam olarak yapılamaz.
...Işık az kırılır ve görüntü retinanın arkasına düşer.
...Bu nedenle yakın tam olarak görülemez.
... İnce kenarlı mercekle düzeltilir.
...Bu göz kusurlarından başka mikroskobik olarak ortaya çıkan arpacık ve trahom gibi göz hastalıkları da vardır.Bunlardan bazıları bulaşıcı olduğu için başkalarının havlusunun kullanılması tehlikeli olabilir.
...Kör nokta üzerine düşen uyarı görüntü oluışturmaz.Çünkü bu bölge ışığa karşı duyarlı değildir.Bir gözümüzü kapatıp öteki gözümüzle bir cisme baktığımızda bakılan cismi önce uzaklaştırıp,sonra yakınlaştırırken bir bölgede gözden kaybolacaktır.Bu noktada cisim iki gözle bakıldığında görülecektir.
...Böceklerde petek gözler çok sayıda basit gözün bir araya gelmesiyle oluşur ve bundan dolayı geniş bir alanın görülmesini sağlar.Bu basit gözlerden her biri bir bilirim alanı görür.
...Kırmızı bir bilye soldan sağa doğru yavaş yavaş hareket ettirlidiğinde birey gözümüzün optik eksenine yaklaşırken ilk olarak şekli daha sonra rengini algılarız.Bunun nedeni siyah beyazı algılayan çomakların sarı beneğin dışında da olmasından kaynaklanır.Gözde retina tabakasında iki çeşit reseptör hücre bulunur.Koniler renk,çomaklarsa şekiller için duyarlıdır.Koni hücreler sarı benek noktasında fazla miktarda bulunur,çomaklarsa ağ tabakanın kenarlarına doğru yayılmıştır.Bu nedenle cismin optik eksene yaklaşırken önce şekil,optik eksene geldiğinde ise rengi algılanır.Önce şeklinin algılanması çomak hücrelerin sarı beneğin dışında bulunmasından kaynaklanır.
...Uzak ve yakın cisimlere bakmamızı sağlayan olay (normal bir insanın uzaktaki bir cismi gördükten sonra yakındaki ve daha karanlıktaki bir cisme bakıp onu net görebilmesi) göz merceğinin kalınlığının değiştirilerek odaklanmanın ayarlanmasıyla yani göz uyumu ile gerçekleşir.
...Görüntünün retinanın önüne düşmesiyle miyop oluşur ve kalın kenarlı mercekle düzeltilir.Arkasına düşmesi durumunda hipermetrop oluşur ve ince kenarlı mercekle düzeltilir.Renk reseptörleri koni hücreleridir.Göz sinirlerinin çıktığı nokta kör noktadır ve burada görüntü oluşmaz.Görüntü sarı benekte oluşur.
...Damar tabakada melanin pigmenti gözün iç kısmının karanlık bir oda haline gelmesinde etkili olur.
...Kulak hem işitme hem de denge organı olarak görev yapar.
...İnsan kulağı dış kulak,orta kulak ve iç kulak olarak üç kısımda incelenir:
1.)Dış kulak:
...Kıkırdaktan yapılmış bir kulak kepçesinden ve kafatası kemikleri arasında ilerleyen kulak yolundan meydana gelir.
...Dış ortamdan gelen ses dalgaları,kulak kepçesi ile toplanarak kulak yoluna iletilir.
...Dış kulak yolu ile orta kulağın birleştiği yerde bağ dokusundan yapılmış ses dalgalarının titreşim haline gelmesini sağlayan kulak zarı bulunur.
...Kulak yolunun çeperinde bulunan epitel hücreleri,sarı renkli bir madde üretir.Bu salgı hem kulak yolunu nemli tutar hem de havayla gelen toz ve mikropların ilerlemesini engeller.Yine bu kısımda bulunan kıllar da dış ortamdan gelen tozları ve mikroorganizmaları tutarak havayı temizler.
2.)Orta kulak:
...Dış kulak ile orta kulak arasında kulak zarı,orta kulak ile iç kulak arasında ise oval pencere(dalız) bulunur.
...Bu sayede orta kulak iki taraftan da birer zarla kapatılmış olur.
...Orta kulak ,kulak zarı ile oval pencere arasında yer alır.
...Orta kulak içerisinde 3 küçük kemik bulunur.Bunlar çekiç,örs ve üzengi adı verilen bu kemikler ses dalgalarını kuvvetlendirerek iç kulağa aktarırlar.
...Ayrıca bu bölgede kulağı yutağa bağlayan östaki borusu bulunur.
...Bu yapı orta kulakta basıncı dengeleyerek kulak zarının patlamasını engeller.
...Kulak zarını titreştiren ses dalgaları sırasıyla çekiç,örs ve üzengi kemiklerinden geçerken kulak zarının alan olarak daha büyük (yaklaşık 25 misli) ,oval penceredeki zarın daha küçük olması nedeniyle yaklaşık 20 kere daha kuvvetlendirilerek oval pencereye iletilir.
...Oval pencerenin alt kısmında yuvarlak pencere vardır.
3.)İç kulak:
...Kulağın en karmaşık kısmıdır.Bu bölgede işitmeyle ilgili ve dengenin sağlanmasında etkili olan bazı yapılar bulunur.
...İç kulakta bulunan işitme ile ilgili kısım kendi ekseni etrafında 2.5 kez helezon gibi dönmüş bir yapıdadır ve salyangoz(kohlea) adını alır.
...İç kulağın işitmeyle ilgili kısmı salyangoz kabuğu şeklinde kıvrılmış üç kanaldan meydana gelir.
...Bu yapı açılarak incelendiğinde tepe noktada birleşen ,birbirinden ince zarlarla ayrılan üç kanal görülür.
...Bunlardan üstteki kanal oval pencereye bağlı olan vestibular kanaldır.Alttaki kanal ise yuvarlak pencereye bağlı olan timpanik kanaldır.Bu iki kanalın içinde perilenf denilen sıvı bulunur.İki kanalın ortasında kalan kohlear kanalda ise endolenf sıvısı bulunur.
İşitmeyi sağlayan korti organı kohlear kanalında yer alır.Korti organı işitme hücrelerinden oluşur.
...Korti organı vestibuler kanal ile timpanik kanalı ayıran zar üzerine yerleşmiştir.
...Bunların serbest olan sinir uçları endolenf sıvısı içindedir.
...Kohlear kanaldaki titreşimler,bu serbest uçlardaki reseptörlerle alınarak işitme sinirleri ile beyne iletilir.
...İşitmenin olabilmesi için; kulak kepçesi tarafından toplanan ses dalgalarının kulak yolunu geçerek kulak zarını titreştirmesi gerekmektedir.
...Kulak zarında meydana gelen titreşimler orta kulaktaki kemiklerle(çekiç,örs,üzengi) yükseltilerek aktarılır.
...Üzengi kemiği bu titreşimleri oval pencere zarı ile perilenfe geçirir.
...Vestibular ve timpanik kanalda oluşan bu basınç zarlar üzerindeki korti hücrelerini ve kohlear kanaldaki endolenfi titreştirir.
...Bu titreşimi alan korti hücreleri impulsları beynin ilgili merkezine iletir ve işitme sağlanır.
...İnsan kulağı saniyede 20 ile 20 bin arasında titreşim yapabilen sesleri algılayabilir.Köpekler ve yarasalar daha yüksek frekanslı sesleri ayırtedebilir.Kurbağalar ise 50-10bin frekanslı sesleri duyabilirler.
...Endolenf sıvısı yarımdaire kanalları,kesecik,tulumcuk,kohlear kanalda bulunurken timpanik kanalda bulunmaz.
...Kulak kısımlarına göre ses iletim hızı orta kulak>iç kulak>dış kulak şeklindedir.
...İki kulağa gelen impulslar beyin kabuğunda,işitme merkezlerinin farklı kısımlarında değerlendirilir.Bu yüzden iki işitme merkezinin çıkarılması sağırlığa birinin çıkarılması işitme azlığına neden olur.
İnsanda İşitmeàSes dalgalarıàKulak kepçesiàkulak yoluàkulak zarıàçekiçàörsàüzengiàoval pencereàvestibular kanalàkohlear kanalın üst zarı(perilenf)àEndolenfàkorti organıàişitme sinirià beyin işitme merkezleri
...Salyangoz:Korti organını içinde bulundurur.
...Kulak zarı:Ses dalgalarını titreşimlere dönüştürür.
...Orta kulak kemikleri:Titreşimleri kulak zarından salyangoza iletir.
...Korti organı:Farklı frekanslardaki ses dalgalarını impulsa(sinir uyartısına ) çevirir.
...Orta kulaktaki ses titreşimleri iç kulakta ilk olarak oval pencereye yani dalıza iletilir.
...İşitme duyu hücrelerine sahip olan korti organı iç kulaktaki salyangoz içerisinde bulunur.
İnsanda denge;
...Yarım daire kanalları ile tulumcuk ve kescik tarafından sağlanır.
...Yarım daire kanalları birbirine dik durumdadır ve içleri sıvıyla doludur.
...Denge bozukluğu kanallardaki reseptörlerle tespit edilir.
...Sinirlerle beyinciğe iletilir.Beyincik, kasların yönetim merkezi olan ön beyni uyararak gerekli kasılmaların yapılmasını sağlar.
...Ayrıca kesecik(sakkulus) ve tulumcuğun(urtikulus) içindeki denge taşları(otolit) yerçekiminin etkisiyle duyu sinirleriyle bağlantılı titrek tüylü duyu hücrelerine belli bir basınç uygular.
...Vücudun pozisyonu değiştiği zaman kulak taşlarının duyu hücrelerine yaptığı basınç değişir.
...Yeni durumdan dolayı oluşan uyartılar beyincikte değerlendirilir ve denge sağlanır.
...Başın hareketine bağlı olarak otolitin hareketi denge reseptörlerini uyarır.
...İşitme sinirleri çok çalıştığında yorulur.Gürültülü yerlerde sürekli olarak bulunan kişilerde işitme kaybı meydana gelir.
...İnsanda sesin algılanmasında salyangozun içinde bulunan perilenf sıvısı görev yapar.Sıvının titreşmesiyle korti organı uyarılır ve duyu sinirleriyle iletilir.Mukus bu yapıiçerisinde yer almaz.Otolit kristalleri vücut dengesinde görev yapar.
...Kulaktaki denge sinirlerinde vücut içi uyaranlarla impuls oluşturulur.
