TAŞIMA VE DOLAŞIM
  • ...Canlıyı oluşturan hücrelerin ,hayatlarını devam ettirebilmesi,gerekli besinlerini alabilmesi ve metabolizması için gerekli olan enerjiyi üretmesi ile mümkün olabilir.
  • ...Tek hücreli bir canlı, gerekli oksijeni veya besin maddelerini doğrudan dış ortamdan alabilir.
  • ...Çok hücreli canlılarda ise her hücre doğrudan dış ortamla temas halinde değildir ve hücreler farklı görevleri yapacak şekilde özelleşmişlerdir.
  • ...Bu nedenle .görevi beslenmeyi sağlama veya oksijen alma olan organlardan alınan maddelerin diğer organlara taşınması gerekir.
  • ...Bu işlem ise taşıma ve dolaşım sistemlerinin bulunması ile mümkün olur.
  • ...Bu sistem sayesinde hücrelere gerekli maddelerin iletilmesinin yanında hücreler tarafından oluşturulan artık maddelerin de boşaltım organlarına taşınması sağlanır.
  • ...Böylece hücrelerin normal metabolizmalarını devam ettirecekleri bir iç ortam(homeostasi) oluşturulmuş olur.
  • I.) BİR HÜCRELİLERDE TAŞIMA:
    • ...Bir hücreli canlılarda gerekli olan maddeler,difüzyon,osmoz,endositoz ve aktif taşıma yollarından birkaçı veya tamamı sayesinde alınır.
    • ...Bu olayın gerçekleşmesi için bir taşıma sistemine gerek yoktur.
    • ...Hücre içine alınan maddeler,stoplazma hareketleri ile veya endoplazmik retikulum ile taşınabilir.
    • ...Artık maddeler de ya doğrudan dış ortama atılır yada kofullarda biriktirilir.
    • ...Bir hücreli canlılarda besin kofulları madde taşınmasında da görev yapar.
    • ...Bir hücreli canlılarda bulunan ve stoplazma içinde hareket edebilen besin kofulları,en ilkel dolaşım sistemi olarak kabul edilir.
    II.) BİTKİLERDE TAŞIMA:
    • ...Bitkilerde taşınması gereken en önemli maddeler,topraktan alınan su ve mineraller ile yapraklarda sentezlenen organik maddelerdir.
    • ...Bu maddelerin gerekli dokulara ve organlara iletilmesi taşıma sistemi ile sağlanır.
    • ...Bir bitkide taşıma sistemini oluşturan yapılar iletim demetleridir.
    • ...İletim demetleri ,eğreltiler gibi sporlu bitkilerde ve bütün tohumlu bitkilerde görev yapar.
    • ...İletim demetleri odun(ksilem) ve soymuk(floem) borularından meydana gelir.
    • ...Ksilem ve floem meristem dokularının farklılaşması sonucunda oluşur.
    • ...Odun boruları,köklerden alınan su ve mineralleri yapraklara ve diğer organlara doğru taşır.
    • ...Odun demetleri, odun boruları,canlı parankima hücreleri ve destek hücrelerinden oluşur.
    • ...Soymuk boruları ise yapraklarda üretilen besinlerin ve köklerde sentezlenen aminoasitlerin diğer kısımlara taşınmasını sağlar.
    • ...Soymuk demetleri, canlı kalburlu boruları,bol stoplazmalı arkadaş hücreleri ve destek hücrelerinden meydana gelir.
    • ...Soymuk boruları canlı olduğu için madde iletimi sırasında ATP harcanır ve yapısında su bulunur.
    • ...Tek ve iki çenekli bitkilerde iletim demetleri aynı görevleri yaparlar ama bazı yapısal farklılıklar gösterirler.
    • ...Tek çenekli bitkilerde odun ve soymuk borularının oluşturduğu iletim demetlerinin arasındakambiyum tabakası bulunmaz.Bu çeşit demetlere kapalı demet denir.
    • ...Çift çenekli bitkilerde ise iletim demetleri kambiyum tabakası ile birbirinden ayrılır.Bu demetlere deaçık demet denir.
    • ...Çift çenekli otsu ve odunsu bitkilerde kambiyum tabakası enine büyümeyi sağlar. Çok yıllık dikotil bitkilerde kambiyumdan oluşmuş yaş halkaları vardır.
    • ...Odun ve soymuk borularında suyun taşınması ortaktır.
    A.) YAPRAK VE STOMALAR:
    • ...Bitkilerde fotosentezle besin üretiminin en fazla yapıldığı organlar yapraklardır.
    • ...Bu nedenle yaprak hücreleri ışıklı ortamlarda dış ortamda CO2 alıp O2 verir.
    • ...Bunun yanında yapraklarda solunumla enerji üretilmesi sürekli devam eden bir olaydır.
    • ...Bu olay sırasında ise karanlık ortamlarda,dış ortamdan oksijen alıp karbondioksit verilir.
    • ...Fotosentez ve solunum için gerekli gazların alışverişini yaprak yüzeyinde bulunan stomalar sağlar.
    • ...Gündüz fotosentez sonucu çıkan oksijenin, hücreler tarafından kullanılmayan kısmı stoma açıklıklarından dış ortama atılırken gerekli karbondioksit bu açıklıktan alınır.Stomaların asıl görevi karbondioksit alıp su vermektir.
    • ...Alınan karbondioksit miktarını artırmak ve hücrelere dağılmasını kolaylaştırmak için stomaların altında solunum boşlukları vardır.
    • ...Stomalar gaz alışverişinden başka bitkinin terlemeyle kontrollü olarak buhar halinde su kaybetmesini de düzenler.
    • ...Bitkilerin suyu buhar halinde atmosfere vermesi olayına terleme denir.
    • ...Bitkiler terleme sayesinde hem vücutlarındaki fazla ısıyı uzaklaştırırlar hemde topraktan su ve mineral alınmasını sağlarlar.
    • ...Odun borularıyla yapraklara getirilen suyun ’luk kısmı kutikula yüzeyi ile çok az bir kısmı odunlaşmış gövde ve meyvelerde bulunan lentisellerle,geri kalan büyük kısmı ise stomalardan atılır.
    • ...Terleme olayında etkili olan faktörler ise kalıtsal(bitkiye ait) ve çevresel faktörler olarak iki grupta incelenir:
    1.)Bitkisel (Kalıtsal) Faktörler:
    ...Bitkilerde yaşanılan ortama uyum sağlayacak özellikler vardır.
    ...Bu özellikler ayrıca bitkinin terleme oranında da etkili olurlar.
    Yaprak Alanı:
    ...Bitkilerde yaprak yüzeyinin genişliği arttıkça terlemeyle kaybedilen su miktarı da artar.
    ...Bu nedenle nemli bölge bitkilerinde geniş yüzeyli,kurak bölge bitkilerinde ise dar yüzeyli yapraklar bulunur.
    ...Yaprak yüzeyinin geniş olamsı terleme ile su kaybedilme oranını artırır.
    Yaprak Yapısı:
    ...Kurak bölge bitkilerinin yapraklarında kalın kutikula tabakası ,nemli bölge bitkilerinde ise ince kutikula tabakası vardır.
    ...Stomalar kurak ortam bitkilerinde yaprağın alt yüzeyinde, nemli ortam bitkilerinde ise üst yüzeyinde bulunur.
    Kök-gövde Oranı:
    ...Topraktan su alınmasını sağlayan kök yüzeyi ile suyun atılmasını sağlayan yaprak yüzeyi ve suyun yapraklara taşınmasını sağlayan gövde yüzeyi arasındaki oran terlemede etkilidir.
    2.) Çevresel Faktörler:
    ...Bitkinin yaşadığı ortamda bulunan ve terlemede etkili olan çevresel faktörlerdir.
    Havanın Nemi:
    ...Yaprak yüzeyindeki nem oranının fazla olduğu durumlarda terleme oranı azalır.
    ...Bu nedenle yağışlı havalarda bitkinin terlemesi azdır.
    Sıcaklık:
    ...Terlemede etkili olan diğer faktörlerin uygun olduğu durumlarda ortam sıcaklığının belli bir değere kadar artması terlemeyi artırır.
    ...Sıcaklık çok fazla artarsa stomalar kapanacağı için terleme çok azalır.
    Rüzgar:
    ...Stomalardan terlemeyle su kaybı arttıkça yaprak yüzeyinde su buharı birikir.
    ...Bu durumda yaprak yüzeyinde buhar basıncı artar ve terleme azalır.
    ...Buhar basıncı ile terleme hızı ters orantılıdır.
    ...Rüzgar biriken su buharını uzaklaştıracağı için terlemeyi artırır.
    ...Bazı durumlarda rüzgar çok fazla artarsa yaprak yüzeyini soğutacağı ve stomaların kapanmasına neden olabileceği için terlemeyi azaltıcı etki de yapabilir.
    Işık:
    ...Terleme en fazla oranda yapraklardaki stomalardan yapılır.
    ...Işık etkisiyle stoma hücrelerinde fotosentezle besin üretimi yapılır ve stomalar açılır.
    ...Buna bağlı olarak terlemeyle su kaybı artar.
    Toprak Suyu:
    ...Topraktaki su miktarının azalması durumunda su alma riski oluşacağından terlemeyle kaybedilen su miktarı azaltılabilir.
    ...Yapraklardan terleme ile su kaybedilmesi bitkinin topraktan su alabilmesini ve yapraklara gelen suyun devamlılığını sağlar.
    ...Bitkilerde terleme hızı ortamdaki su miktarı ile ilişkilidir.Eğer ortamda çok su varsa terleme hızı yüksektir.
     Stomaların Açılıp Kapanma Mekanizması:
    • ...Stomalar fasülye şeklinde iki kapatma hücresinden (kilit hücresi=bekçi hücresi) meydana gelir.
    • ...Bu hücrelerdeki turgor basıncında meydana gelen değişmeler stomaların açılıp kapanmasını sağlar.
    • ...Stomaların açılması turgor basıncının artması ile sağlanır.
    • ...Kapatma hücrelerinde ışık etkisiyle fotosentezle besin üretimi başlar.
    • ...Üretilen glikozlardan dolayı kapatma hücrelerinde osmotik basınç artar.
    • ...Bu artışa bağlı olarak komşu epidermis hücrelerinden kapatma hücrelerine su girişi olur ve kapatma hücrelerindeki turgor basıncı artar.
    • ...Bu sırada kapatma hücrelerinin pH ‘ı 7 civarındadır.
    • ...Bu pH ‘da çalışan bir enzim nişastayı glikoza yıkar ve osmotik basıncı artırır.
    • ...Kapoatma hücrelerinin ön çeperi arka çeperinden daha kalındır.
    • ...Bu nedenle artan turgor basıncı ,arka çeperlerin gerilmesine neden olur ve stomalar açılır.
    • ...Gece,stoma kapatma hücrelerindeki pH 4 civarına düşer.
    • ...Çünkü akşam olunca fotosentez durur ve solunum sonucu oluşan karbondioksit harcanmaz.
    • ...Bu karbondioksit hücrede birikerek karbonik asidi oluşturur.
    • ...Karbonik asit nedeniyle düşen pH ortamında çalışan bir enzimin etkisiyle glikoz sentezlenmesi durur veglikoz nişastaya çevrilir.
    • ...Bu durumda kapatma hücrelerindeki su miktarı artar ve epidermis hücrelerine su geçişi olur.
    • ...Böylece kapatma hücrelerindeki turgor basıncı düşer ve stoma kapanır.
    • ...Özetle stomaların açılışı sırasında sırasıyla klorofilin ışığı emmesi ve fotosentez-glikoz derişimi artar-suyun azalmasına bağlı olarak osmotik basınç artar-komşu hücrelerden su girişi olur-su girişine bağlı olarak turgor basıncı artar ve stomalar açılır.
    • ...Bazı bitki türleri terlemenin dışında yapraklardaki hidatotlardan damlama(gutasyon) ile de su kaybederler.Damlama ile su ,sıvı halde kaybedilirken terlemeyle buhar halinde kaybedilir.Bitkilerde stomaların açılması oksijen ve karbondioksit alışverişini hızlandırır.
    • ...Günün en sıcak saatlerinde terleme ile su kaybı arttığı için stomalar kapanabilir.Ayrıca havanın kuru,sıcak ve rüzgarlı olması da stomaların ışıklı ortamda da kapanmasına neden olabilir.
    • ...Yaprakların alt ve üst kısımlarında bulunan stomalar gaz alışverişini sağlar.Eğer alt yüzeydeki açıklıklar balmumu ile kaplanırsa gaz alışverişi azalır.Böylece bütün metabolik aktiviteler de azalır.Bu da gelişmenin yavaşlamasına neden olur.
    • ...Stomaların(gözeneklerin) kapalı olmaları bitkilerin havadan alacağı CO2 miktarında azalmaya neden olur.CO2 fotosentezde hammadde olarak kullanıldığından fotosentez hızı da azalır.
    • ...Stomaların yaprak içerisindeki konumu yaşadığı ortamın nem miktarına göre değişmektedir.Çok nemli ve sulak ortamda yaşayan bitkilerde stoma epidermis seviyesinin üzerinde bulunur.Nem miktarı azaldıkça stoma yaprağın alt kısımlarına doğru gömülür.Bunun nedeni ise stomalarda gaz alışverişi sırasında su buharı dışarı çıkışı engellemektedir.Stomalar yaprak yüzeyinde bulunduğundan su kaybı daha fazla olacaktır.Bu yüzden kurak ortamdaki bitkilerde stoma yaprağın alt yüzeyinde bulunur.
    • ...Ağaçlarda topraktaki suyun emici tüylere geçmesi durumunda emme kuvveti artmazken terleme ile su kaybında emme kuvveti artar.Emme kuvveti OB>TB oluncaya kadar suyun alınmasını sağlayan kuvvete denir.OB ile doğru orantılıdır.
    • ...Algler ve gelişmiş yapılı bitkilerde besin üretiminde ışık enerjisinin kullanımı(fotosentez) ortaktır.
    • ...Bitkilerde fotosentezde sırasıyla ışığın izlediği yol; kutikula-üstepidermis-hücreçeperi-hücrezarı-stoplazma-kloroplast
    • ...Glikoz nişastaya dönüştüğü sırada suyunda açığa çıkmasına bağlı olarak osmotik basınç düşer.
    B.) BİTKİLERDE SUYUN TAŞINMASI:
    • ...Bitkilerde gerekli olan su ve mineraller ,topraktan kök sistemiyle alınırlar.
    • ....Kökte bu işin gerçekleşmesinden sorumlu olan yapılar iletim demetleriyle bağlantılıdır.Kökteki epidermis hücreleri farklılaşarak emici tüyleri meydana getirir.
    • ...Bu tüyler toprakta geniş bir yüzey oluşturarak topraktan su ve mineral emilmesini sağlarlar.
    • ...Genel olarak toprak suyundaki çözünmüş madde miktarı ,kök epidermis hücrelerindeki madde yoğunluğundan düşüktür.
    • ...Bu durumda su molekülleri osmoz olayı ile suyun çok olduğu topraktan az olduğu kök hücrelerine geçer.
    • ...Su alan hücrelerin su yoğunluğu artar ve aynı kurallarla su ,kök bölgesindeki ince çeperli parankima hücrelerine geçer.
    • ...Buradan da odun borularına kadar aynı yöntemle taşınır.
    • ...Topraktan alınan suyun dal ve yapraklara kadar taşınması gerekir.
    • ...Bu işlem ksilem(odun) borularıyla yapılır.
    • ...Odun borularındaki delikler ve lignin birikmesiyle oluşan spiral şekildeki yapılar,suyun daha hızlı taşınmasını sağlar.
    • ...Odun borularının çapı geniş olanlarına trake, çapı dar olanlarına trakeit denir.
    • ...Odun borularına alınan suyun yükseklere taşınması kök basıncı ve terleme-kohezyon kuvveti ile sağlanır.
    • ...Bir bitkinin gövdesi,toprağa yakın bir yerden kesilecek olursa bir süre sonra bu bölgeden su çıkmaya başladığı gözlenir.
    • ...Sıvının çıkışını sağlayan bu etkiye kök basıncı denir.
    • ...Kök hücrelerindeki sıvının su yoğunluğu topraktaki su yoğunluğundan daha azdır.
    • ...Bu yoğunluk farkından dolayı oluşan osmotik basınç ,kök basıncının oluşmasına neden olur.
    • ...Bu kuvvet suyu,ancak 30 metre kadar yüksekliğe çıkarabilir.
    • ...Bu nedenle uzun bitkilerde suyun yapraklara taşınmasında yetersiz kalır.
    • Kök basıncı ile hidatodlarda damlama ve odun borularında su ve mineral hareketi sağlanır.
    • ...Bu bitkilerde ise terleme kohezyon kuvveti ile suyun en uç noktalarına kadar taşınması sağlanabilir.Suyun en yükseklere taşınmasında en etkili yoldur.
    • ...Yapraklardaki stomalardan sürekli olarak terlemeyle su kaybedilir.
    • ...Bu su kaybı ,yaprak hücrelerinin osmotik basıncının artmasına ve bitkinin bu kısımlarında emme kuvvetinin artmasına neden olur.
    • ...Böylece yaprak hücreleri tarafından odun borularından çekilen suyun yerine kök hücrelerine topraktan su çekilir.
    • ...Bu olay sayesinde odun borularında kök hücreleri ile yaprak hücreleri arasında kopmayan bir su sütunu oluşturulmuş olur.
    • ...Su molekülleri,hidrojen bağları ile birbirlerini çekerek bir arada bulunma özelliğindedir.
    • ...Bu kuvvet odun borularındaki su sütununun bozulmasını engeller ve bir çekme kuvveti oluşturur.
    • ...Kohezyon kuvveti ve terleme olaylarının birlikte etkili olmasıyla su moleküllerinin en uç noktalara kadar taşınması sağlanmış olur.
    • ...Kökteki emici tüyler topraktan su alma yüzeyini artırırlar.
    • ...Kökteki emici tüylerle alınan su molekülleri terleme-kohezyon kuvveti ile yapraklara taşınır.
    • ...Odun boruları trake ve trakeit hücrelerinden oluşur.
    • ...Su moleküllerinin birbirine bağlanması kohezyonun oluşmasını sağlar.
    • ...Su ve minerallerin topraktan alınıp odun borularına kadar taşınması, osmoz ve difüzyon olayları ile gerçekleşir.
    • ...Yapısında erimiş madensel tuzların yoğun olarak bulunduğu topraklarda, toprak sıvısı ile kök hücreleri arasında yoğunluk farkı çok küçük ise bitki topraktan aktif taşımayla mineral alır.Böylece hücre içi yoğunluğunu artırıp dış yoğunluğu azaltır ve su aktif taşımayla alınmış olur.
    • ...Su ve minerallerin taşınmasında, odun borularının kılcallık özelliği de etkili olur.Çünkü kılcal borularda sıvı yüzeyindeki moleküller iç çeperdeki moleküller tarafından çekilerek yükseltilir.
    • ...Bitkilerde kök emici tüylerindeki su konsantrasyonu ne kadar az ise kurak ortama uyum yeteneği o derece fazladır.
     

    NOT: Yaprak damarlarında ksilem üstte bulunurken floem alt kısımda bulunur.

    C.) ORGANİK MADDELERİN TAŞINMASI:
    • ...Yaprak hücrelerinde sentezlenen glikoz gibi organik besinler ve kök hücrelerinde üretilen aminoasitlersoymuk borularında(floemde) taşınır.
    • ...Bu nedenle soymuk borularında odun borularından farklı olarak iki yönlü taşıma gerçekleşir.
    • ...Bu borularda taşınan sıvı içerisinde şekerli maddeler, bazı iyonlar,bazı aminoasitler ile fosforlu ve azotlu organik bileşikler bulunur.
    • ...Soymuk boruları canlı olduğu için madde taşıma hızı odun borularına göre daha yavaştır.
    • ...Soymuk borularında madde taşınmasında difüzyon ve aktif taşıma olayları rol oynar.
    • ...Maddelerin kalburlu borulara ait hücrelere aktarılmasında bu madde taşınması yöntemleri kullanılır.
    • ...Su ve organik maddelerden başka tuz ve diğer erimiş maddeler,hem odun hem de soymuk boruları ile taşınır.
    • ...Floemde madde taşınması sıvı basıncının etkisiyle sağlanır.
    • ...Örnek olarak sükrozun yapraklardan köklere iletilmesi sırasında sükroz, kalburlu borulara geçer.Floemde osmotik basıncın artması,ksilemdeki suyun buraya geçmesine neden olur.Kalburlu borulara giren su sıvı basıncını oluşturur ve organik maddeleri aşağı doğru iter.Organik besin iletim parankiması ile depolanacağı hücreye aktarılır.
    III.) OMURGASIZLARDA DOLAŞIM:
    • ...Omurgasız hayvanlardan sölenterelerde vücut küçük ve hücreler doğrudan dış ortamla temas halinde olduklarından solunum ve boşaltım olayları difüzyon ile gerçekleşir.
    • ...Bu nedenle madde taşınmasını sağlayan dolaşım sistemleri yoktur.
    • ...Yassı solucanlardan planaryada ise sindirim boşluğu vücut içine doğru dallanarak aynı zamanda dolaşım sistemininde görevini yapar.
    • ...Diğer canlılarda bulunan dolaşım sistemi kalp, atardamar,toplardamar , kılcal damarlar ve bunların içinde akan kan sıvısından meydana gelir.
    • ...Dolaşım sistemi bulunan hayvanlarda açık ve kapalı olmak üzere iki çeşit dolaşım görülebilir.
    A.) AÇIK DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Omurgasız hayvanlar olan derisidikenliler,yumuşakçalar ve eklembacaklılarda açık dolaşım sistemi vardır.
    • ...Bu dolaşım sisteminde kan,kapalı bir damar sistemi içinde dolaşmayıp ,damarlardan dokular arasındaki boşluklara dağılır.
    • Bu yüzden kapalı kan dolaşımına göre daha yavaştır.
    • ...Açık dolaşım sistemi, bir veya birkaç odacıklı kalp, kısa damarlar ve kan dokusundan meydana gelir.
    • ...Kalbin kasılmasıyla kan, atardamarlar aracılığıyla dokular arasındaki boşluklara (sinüslere) dağılır.
    • ...Bu boşluklarda yavaş hareket eden kan ile doku hücreleri arasında madde alışverişi gerçekleşir.
    • ...Kan, toplayıcı damar ile tekrar kalbe geri getirilir.
    • ...Bu dolaşım sisteminde kılcal damarlar bulunmaz.
    • ...Açık dolaşım sistemi görülen çekirgelerde sırt tarafta kalp görevi yapan yedi bölmeli bir damar vardır.
    • ...Bu canlılarda toplar damar ve kılcal damar bulunmaz.
    • ...Vücut kaslarının kasılmasıyla kalpteki kan öne doğru itilir.
    • ...Bu sırada kalp bölmelerinin yanları kapalıdır.
    • ...Kan ön taraftaki damarlardan vücut boşluğuna dökülür.
    • ...Burada doku hücreleri ile kan arasında madde alışverişi yapılır.
    • ...Kaslar gevşeyince kalpteki yan bölmeler açılır ve kan kalbe geri getirilir.
    • ...Çekirgelerdeki açık dolaşım sisteminde kalp ve atardamarlar görev yaparlar.
    • ...Açık dolaşımda kanın asıl görevi dokulara besin taşımak ve dokularda oluşan metabolik artıkları uzaklaştırmaktır.Bu sistemde kan, damarların dışına çıktığı için basıncı düşük ve akışı yavaştır.
    • ...Eklembacaklılardan böcek ve örümceklerde kanın akışı yeterli olmadığı ve taşıma pigmentleri bulunmadığı için oksijen hücrelere trake denilen solunum organlarıyla taşınır.
    B.) KAPALI DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Hayvanlardaki bu dolaşım çeşidinde kan, kalp ve damarlardan oluşan bir sistem içinde vücutta dolaşır.
    • ...Atardamarlar ile toplardamarlar kılcal damarlara bağlı olduğundan kan vücut boşluğuna dolmaz.
    • ...Kapalı kan dolaşımı sistemi bütün omurgalılarda (balıklar,kurbağalar,sürüngenler,kuşlar ve memeliler) ve toprak solucanı(halkalı solucan) gibi bazı omurgasız hayvanlarda görülür.
    • ...Toprak solucanında; sırtta ve karında olmak üzere iki anadamar ve bunları birbirine bağlayan halka şeklinde yan damarlar bulunur.
    • ...Bu yan damarlardan 7. ve 11 halkalar arasında 5 çift damar kasılıp gevşeme özelliğinde olduklarından kalp görevi yaparlar.
    • ...Kılcal damarlar ,deri ve bağırsak yüzeyine yayılır.
    • ...Buradan aldıkları oksijen ve besinleri diğer damarlarla vücudun farklı kısımlarına dağıtırlar.
    • ...Kanın vücuttaki hareketi sırtta arkadan öne,karında ise önden arkaya doğrudur.
    • ...Açık ve kapalı dolaşım sisteminde besin,azotlu artık ve hormonların taşınması ortaktır.Solunum gazları kapalı dolaşım sistemi yoluyla taşınır.
    IV.) OMURGALILARDA DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Balık,kurbağa,sürüngen kuş ve memelilerden oluşan omurgalı canlı türlerinde kapalı kan dolaşımı sistemi vardır.
    • ...Bu dolaşım sisteminde kalp,atardamarlar,kılcal damarlar ve toplar damarlar bulunur.
    • ...Omurgalı hayvan sınıflarının damar yapıları hemen hemen aynı olmasına rağmen ;kalp yapılarında ve vücutlarında dolaşan kanın özelliklerinde bazı farklılıklar gözlenebilir.
    • ...Kapalı dolaşım sisteminde kan ile doku hücreleri arasındaki her türlü madde değişimi kılcal damarlardan yapılır.
     
    A.) BALIKLARDA DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Balıklarda bir kulakçık ve bir karıncık olmak üzere iki odacıklı bir kalp vardır.
    • ...Vücutta kirlenen kan ,toplar damarla kalbin kulakçığına getirilir ve buradan karıncığa geçer.
    • ...Kalbin kasılmasıyla kirli kan temizlenmek üzere solungaçlara gider.Kanın oksijen oranı solungaç kılcallarında artar.
    • ...Burada oksijen bakımından temizlenen kan kalbe getirilmeden vücuda dağıtılır.
    • ...Bu nedenle balıkların kalplerinde her zaman kirli kan vardır ve küçük kan dolaşımları yoktur.
    • ...Kanın temiz olması oksijence zengin olduğunu,kirli olması karbondioksitce zengin olduğunu gösterir.
    • ...Balıklarda diğer omurgalılardan farklı olarak kan,kalpten tek yönlü olarak (solungaçlara doğru) akar.
     
    B.)KURBAĞALARDA DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Kalpten iki kulakçık ve bir karıncık olmak üzere üç odacıktan oluşur.
    • ...Sağ kulakçığa vücutta kirlenen ,sol kulakçığa ise akciğerlerde temizlenen kan getirilir.
    • ...İki kulakçığın kasılmasıyla kirli ve temiz kan karıncığa dolar.
    • ...Burada kirli ve temiz kan birbirine karışır.
    • ...Karıncığın kasılmasıyla karışık kanın bir kısmı vücuda,bir kısmı da temizlenmek üzere akciğerlere gönderilir.
    • ...Bu nedenle vücutlarında karışık kan dolaşır.
    • ...Kurbağalarda büyük ve küçük kan dolaşımı görev yapar.
    • ...Bu hayvanların sinir merkezleri gerekli düzenlemeyi sağlayamadığı için vücut sıcaklığını sabit tutamazlar.Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığına göre değişen bu çeşit canlılara soğuk kanlı canlılar denir.
     
    C.)SÜRÜNGENLERDE DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Sürüngenlerin kalbi de kurbağalarda olduğu gibi iki kulakçık ve bir karıncıktan meydana gelir.
    • ...Farklı olarak karıncıklarını tam olarak ayırmayan yarım perde bulunur.
    • ...Karıncıktaki ayrılma tam olmadığı için vücutlarında karışık kan dolaşır.
    • ...Bir sürüngen olan timsahlarda diğerlerinden farklı olarak dört bölmeli bir kalp bulunur.
    • ...Bu kalp yapısına sahip olan timsahlarda kalpte kirli ve temiz kan birbirine karışmaz.
    • ...Ancak kalpten çıkan iki atardamar(aort ve akciğer atardamarı) arasında bulunan panizza kanalı nedeniyle kirli ve temiz kan birbirine karışır.
    • ...Bu karışma olayı sadece timsah su içine daldığında gerçekleşir.
    • ...Karadayken kirli ve temiz kan karışmaz.
    • ...Sürüngenlerin timsah hariç hepsinde vücutta karışık kan dolaştığı için soğukkanlı hayvanlardır ve genellikle kış uykusuna yatarlar.
    • ...Sürüngen kalbinde yarım perde bulunduğu için kanın karışma oranı kurbağalara oranla daha az olur.
    • ...Balık,kurbağa ve sürüngenlerin vücutlarında karışık kan dolandığı için soğukkanlı canlılardır(vücut sıcaklığı değişken)
     
    D.) KUŞ VE MEMELİLERDE DOLAŞIM SİSTEMİ:
    • ...Kuşlarda ve memelilerde diğer omurgalılardan farklı olarak kalpteki karıncık tam perdeyle ayrılmıştır.
    • ...Kalplerinde ve vücutlarında kirli ve temiz kan hiçbir zaman karışmaz.
    • ...Kalpten akciğerle kirli kan, vücut dokularına ise temiz kan pompalanır.
    • ...Memeli kalbi tam perdeyle dört bölmeye ayrılmıştır.
    • Memelilerde aort yayı sola doğruyken kuşlarda aort yayı sağa doğru,sürüngenlerde ise hem sağa hem sola doğrudur.
    • ...Kuş ve memelilerde vücuda pompalanan temiz kan sayesinde yeterli oksijen taşıdıklarından ve sinir merkezleri gerekli düzenlemeyi sağladığı için vücut sıcaklıkları çevre sıcaklığına bağlı olarak değişmez.Bu özellikteki canlılara sıcakkanlı canlılar denir.
    İNSANDA DOLAŞIM VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMLERİ:
     
    1.) İNSANDA DOLAŞIM SİSTEMLERİ:
    • ...İnsanlarda diğer omurgalı canlılardan daha gelişmiş bir kapalı dolaşım sistemi vardır.
    • ...Bu sistem: kalp, atardamar,toplardamar ,kılcaldamar ve kan dokusundan meydana gelmiştir.
    A.)İNSANDA KALBİN YAPISI VE ÇALIŞMASI:
    • ...Göğüs kemiğinin hemen arkasında yer alan insan kalbi, göğüs boşluğunda ve iki akciğerin arasında yer alır.
    • ...Yaklaşık her insanın kendi yumruğu büyüklüğündedir.
    • ...Kalbin ağırlığı ergin erkeklerde 280-340 gram ergin kadınlarda ise 230-280 gram arasında değişir.
    • ...İnsan yaşlandıkça kalp büyüklüğü ve ağırlığı bir miktar artabilir.
    • ...Kalp iki kulakçık(atriyum) ve iki karıncık(ventrikulus) olmak üzere 4 odacıktan meydana gelir.
    • ...Karıncıklar tam bir perde ile ikiye ayrılmıştır.
    • ...Kalbin kulakçıkları ile karıncıkları arasında tek yönlü olarak sadece karıncığa doğru açılabilen kapakçıklar bulunur.
    • ...Bunlardan sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında bulunan kapakçığa üçlü kapakçık( trikuspit) ,sol kulakçık ile sol karıncık arasında bulunan kapakçığa ise ikili kapakçık(bikuspit veya mitral kapakçık)denir.
    • ...İki kapak çeşidinin de tek yönlü açılması ve kapanması kalp iplikleri denilen bağ dokudan yapılmış özel liflerle sağlanır.
    • ...Kanın damarlar içinde dolaşması için gerekli kuvvet kalbin kasılması ile sağlanır.
    • ...Kalbin sağ kulakçığına vücutta kirlenen kanı kalbe getiren alt ve üst ana toplardamarlar bağlanır.
    • ...Sağ karıncıktan ise kirli kanı akciğerlere götüren akciğer atardamarı çıkar.
    • ...Kalbin sol kulakçığına ise akciğerlerde temizlenen kanı kalbe getiren akciğer toplar damarı bağlanır.
    • ...Sol karıncıktan ise temiz kanı vücuda dağıtan aort atardamarı çıkar.
    • ...Kalbin çeperinde dıştan içe doğru perikart,miyokart ve endokart olarak ayrılan 3 tabaka bulunur.
    • ...En dışta bulunan perikart kalbin dışını tamamen saran içi sıvı dolu bağ dokudan yapılmış iki katlı bir zardır.
    • ...İki kat arasında kalbin atışlarını kolaylaştıran ve darbelerden korunmasını sağlayan kaygan bir sıvı vardır.
    • ...Miyokart; iki tabakanın ortasında bulunan ve kalbin çalışmasını sağlayan kaslı tabakadır.
    • ...Miyokart tabakası kulakçıklarda ince,karıncıklarda ise kalındır.
    • ...En kalın miyokart tabakası ise kanı bütün vücuda pompalayan sol karıncıkta bulunur.
    • ...Kalbin miyokart tabakasında bulunan koroner damarlar beslenmeyi sağlar.
    • ...En iç kısımda bulunan endokart ise bir sıra yassı epitel dokudan meydana gelen ve kanın hareketini kolaylaştıracak şekilde kaygan olan bir tabakadır.
    • ...Karıncıklardan çıkan atardamarların kalpten çıktığı yerlerde yarım ay kapakçıkları vardır.
    • ...Bu kapakçıklar karıncıkların kasılmasıyla gönderilen kanın kalbin gevşemesi sırasında atardamardan kalbe geri gelmesini engeller.Yani sadece kalpten damara doğru açılırlar.
    KALBİN ÇALIŞMASI:
    • ...Kalp kasının kasılması( sistol) ve gevşemesi (diastol) ile sağlanır.
    • ...Kulakçık ve karıncıkların kasılıp gevşemesi kanın vücuttaki hareketi için itici bir güç oluşturur.
    • ...Bu yapıların hareketleri birbirine zıt olarak gerçekleşir.
    • ...yani kulakçıklar kasıldığında karıncıklar, karıncıklar kasıldığında ise kulakçıklar gevşer.
    • ...Kulakçıkların gevşemesi durumunda üst ve alt ana toplar damarla getirilen kan kulakçıklara dolar.
    • ...Kulakçıklar kan ile dolar dolmaz hemen sistol(kasılma) durumuna geçer ve içerisindeki kanı karıncıklara boşaltır.
    • ...Bu arada kulakçıklar ile karıncıklar arasındaki kapakçıklar tek yönlü olarak açılır.
    • ...Bu olaydan sonra kanla dolan karıncıklar kasılarak içindeki kanı atardamarlara pompalar.
    • ...Bu sırada kulakçıklar ile karıncıklar arasındaki kapakçıklar kapanır ve atardamarın başlangıç kısmındaki kapakçıklar açılır.
    • ...Böylece karıncıkların sıkıştırılmasıyla kan atardamara pompalanır.
    • ...Her kalp atışı bir kasılma ve gevşemeden meydana gelir.
    • ...Bu olaylar 0.85 saniyede tamamlanır.
    • ...Bu zamanın 0.15 saniyesinde kulakçıklar, 0.30 saniyesinde ise karıncıklar kasılır.Geri kalan 0.40 saniyelik sürede ise kalp dinlenir.
    • ...Her kalp atışı ile yaklaşık 70 mililitre kan damarlara pompalanır.
    • ...Sağlıklı bir insanda kalp atışı sayısı dakikada 70-80 kadardır.
    • ...Kalbin çalışması otonom sinir sistemine ait olan sinir düğümleriyle kontrol edilir.
    • ...Sağ kulakçığın üzerinde bulunan sinoatrial düğüm (S.A.) kalbin çalışmasını başlatır.
    • ...Kalpte bulunan ikinci sinir düğümü ise kulakçıklar ile karıncıklar arasında bulunan atrioventriküler düğümdür.(A.V.)
    • ...Bu ikinci düğümden çıkan his demetleri tüm karıncığa yayılır.
    • ...Vücut ısısının artması sempatik sinirlerin uyarılması, kafein gibi uyarıcı kimyasal maddeler adrenalin ve tiroksin hormonları gibi etkenler ,ateşli hastalıklar , COmiktarının artışı,vücut ısısının düşmesi ve çalışma temposu sinoatrial düğümü etkileyerek kalbin çalışmasını hızlandırır.
    • ...Parasempatik sinirler ,asetilkolin ve noradrenalin gibi hormonlar ise kalbin kasılmasını yavaşlatıcı etki yapar.
    • Kalbin atışı ve kan basıncı soğukkanlı canlılarda, sıcakkanlı canlılara oranla daha düşüktür.
    • Kalbin çalışması;
    • Sinoatrial düğümün uyarılmasıàkulakçıkların kasılmasıàAtrioventriküler düğümün uyarılmasıàUyartının his demetlerine yayılmasıàKarıncıkların kasılması
    • ...Kalp, içindeki kandan besin ve oksijen alamaz.Aort damarının kalpten çıkış yerinden ayrılan küçük damarlar ,miyokart tabakasında kılcallara ayrılır.Kalbin besin ve oksijen gereksinimini karşılayan bu damarlara koroner damarlar denir.
     


    Analysis Animation





    B.) KAN DAMARLARI:
    • ...İnsan dolaşım sisteminde atar damarlar(arterler) ,toplardamarlar(venler) ve kılcal damarlar(kapiller) olmak üzere 3 çeşit damar vardır.
    • ...Atardamarlar ve toplar damarlar kılcal damarlarla birbirlerine bağlanır.
    1.)Atardamarlar(Arterler):
    • ...Kalpten pompalanan kanı vücuttaki diğer organlara taşıyan damarlardır.
    • ...Kalbin sol karıncığından aort ana atardamarı ,sağ karıncıktan ise akciğer atardamarı çıkar.
    • ...Atardamarların duvarı üç tabakadan meydana gelmiştir.
    • ...Damarın en dışında lifli bağ dokudan yapılmış bir tabaka bulunur.
    • ...Burada bulunan bağ dokusunun elastik lifleri karıncıkların kasılması sırasında oluşan kan basıncına karşı damarın dayanıklılığını ve esnekliğini artırır.
    • ...Orta kısımda ise kuvvetli düz kaslardan yapılmış bir tabaka vardır.
    • ...Çoğu atardamardaki bu tabakada elastik lifler bulunur.
    • ...Bu liflerin damar duvarına kazandırdığı elastiklik kanın damar içindeki hareketini kolaylaştırır.
    • ...Kan damarlarının duvar yapısında ortak ve farklı yapılar bulunabilir.
    • ...Damarın iç yüzeyinde ise tek sıralı yassı epitelden oluşmuş bir tabakayla örtülüdür.
    • ...Endotel denilen bu tabaka kanın damar içinde kolayca akmasını sağlayan kaygan bir yapıya sahiptir.
    • ...Akciğer atardamarı dışındaki bütün atardamarlar oksijen bakımından temiz kan taşırlar.
    • ...Atardamarlardaki kanın hareketi karıncıkların kasılmasıyla oluşan kan basıncıyla sağlanır.
    • ...Vücudumuzdaki bütün damar çeşitlerinde endotel tabakasının bulunması ortak bir özelliktir.
    • ...Akciğer toplardamarı dışındaki bütün toplar damarlar oksijen bakımından kirli kan (karbondioksitli kan) taşır.
     
    2.) Toplardamarlar(Venalar):
    • ...Vücut organlarından ve dokularından geçen kanı kalbin kıulakçıklarına getiren damarlardır.
    • ...Kalbin sağ kulakçığına alt ve üst ana toplar damarlar,sol kulakçığına ise akciğer toplar damarları bağlanır.
    • ...Bu damarların duvarı da atardamarlarda olduğu gibi üç tabakadan meydana gelir.
    • ...Ancak atardamarlardan farklı olarak dış tabakada bağ dokusu lifleri az,orta tabakada ise elastik lifler yoktur.
    • ...Çapları atardamarlardan daha büyük olduğu için daha çok kan bulundururlar.
    • ...Vücuttaki kanın yaklaşık P kadarı toplardamarlarda bulunur.
    • ...Vücudun alt kısmından gelen toplardamarlarda,yukarı doğru tek yönlü açılan yarım ay kapakçıklarıbulunur.
    • ...Bu kapakçıklar yerçekimi etkisiyle kanın geriye akmasını engellerler.
    • ...Toplardamarlardaki kanın hareketinde kalbin kulakçıklarının gevşemesi sırasında oluşan emme kuvveti damarları saran iskelet kaslarının basıncı ve solunum sırasında göğüs boşluğundaki basıncın değişmesi etkili olur.
    • ...Ayrıca kalbin üst kısımlarından kalbe kan getiren toplardamarlarda yerçekimi de kan akışına olumlu etki yapar.
    • ...Çizgili kasların kasılması toplardamardaki kanın akışını olumlu yönde etkiler.
    3.) Kılcal Damarlar (Kapillerler) :
    • ...Atardamarlarla toplar damarlar arasında bulunan ,tek katlı yassı epitel (endotel tabakası) ‘den oluşmuş kan damarlarıdır.Ör:Akciğer kılcalları.
    • ...Kılcal damarlar,dokular arasında geniş bir yüzey oluşturacak şekilde dallanmışlardır.
    • ...Kan ile doku hücreleri arasındaki bütün madde alışverişleri kılcal damarlardan yapılır.Bu yüzden metabolik faaliyeti daha hızlı olan dokularda daha fazla kılcaldamar bulunur.
    • Kapladığı yüzey bakımından çoktan aza doğru;
    • Kılcaldamarlar, toplardamar,atardamar
    • Kanın akış hızı bakımından;
    • Atardamarlar>Toplardamarlar>Kılcaldamarlar
    Kan basıncı bakımından;
    Atardamarlar>Kılcaldamarlar>Toplardamarlar
    Damar iç çapı bakımından;
    Toplardamar>Atardamar>Kılcaldamar
    Vücudun dış yüzeyine en yakından uzağa dağru;
    Kılcaldamar>Toplardamar>Atardamar.
    • ...En çok üreyi böbrek atardamarı,en çok glikozu karaciğer kapı toplardamarı,en fazla oksijeni akciğer toplardamarı,en fazla karbondioksiti akciğer atardamarı taşır.
     
    C.) KAN DOLAŞIMI
    • ...Kan dolaşımının temel görevi hücrelere gerekli besinleri ve oksijeni taşımak ,hücrelerde oluşan artık ürünlerin ise dokulardan uzaklaştırılmasını ve boşaltım organlarına iletilmesini sağlamaktır.
    • ...Kan sıvısı ile bu maddeler taşınmaz.
    • ...Endokrin bezlerde üretilen hormonlar da kan yoluyla hedef organlarına taşınırlar.
    • ...İnsan vücudunda kirli ve temiz kanın ayrı ayrı dolaştığı ,küçük ve büyük kan dolaşımı olmak üzere iki çeşit kan dolaşımı vardır.
    1.)KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI:
    • ...Kanın oksijen bakımından zenginleşmesini ve karbondioksitten temizlenmesini sağlayan dolaşım yoludur.
    • ...Kalp ile akciğerler arasında gerçekleşir.
    • ...Kalbin sağ kulakçığındaki kirli kan, akciğer atardamarıyla akciğerlere gönderilir.
    • ...Akciğerlerdeki kılcaldamarlarda kan ile hava arasında gaz değişimi yapılır.
    • ...Yani karbondioksit verilip yerine oksijen alınır.
    • ...Böylece temizlenmiş olan kan ,akciğer toplar damarlarıyla kalbin sol kulakçığına getirilir.
    • ...Balıklarda küçük kan dolaşımı görülmez.
    2.) BÜYÜK KAN DOLAŞIMI:
    • ...Kalbin sol karıncığından başlayıp sağ kulakçığında biter.
    • ...Kalbin karıncıklarının kasılması ile sol kulakçıktaki temiz kan aort atardamarına pompalanır.
    • ...Aort atardamarı sola doğru bir yay çizerek iki kola ayrılır.
    • ...Üste giden damar baş ve kollara alta giden damar ise bir çok kola ayrılarak mide,bağırsak,karaciğer ve böbrek gibi iç organlar ile bacaklara giden damarları oluşturur.
    • ...Doku ve organlara ulaşan bu damarlar, dokuların içinde çok sayıda küçük atardamarlara ve sonra da kılcal kan damarlarına ayrılır.
    • ...Doku hücreleri ile kan arasında her türlü madde alışverişi bu kılcal damarlardan yapılır.
    • ...Kan damarındaki oksijen dokulara ,dokularda oluşan karbondioksit ise kan damarlarına geçer.
    • ...Dokularda kirlenen kan kılcal damarların birleşmesiyle oluşan toplardamarlara aktarılır.
    • ...Vücudun alt kısmından toplanan kirli kan, alt ana toplardamarla, üst kısımdan toplanan kirli kan ise üst ana toplardamarla kalbin sağ kulakçığına getirilir.
    • ...Büyük kan dolaşımı kalp ile vücut organları arasında gerçekleşir.
    • ...Büyük dolaşım kanın oksijen bakımından kirlenmesine küçük dolaşım ise temizlenmesine neden olur.
    • ...Akciğer alveollerinde oksijen kana geçince miktarı artar.Akciğerde temizlenen kan akciğer toplar damarı ile kalbe gönderilir ve oradan ana atardamarla vücuda gönderilir.Bu iki damarda da kandaki oksijen miktarı fazladır.Dokulardaki kılcaldamarlardan oksijen dokulara geçeceğinden kandaki oksijen miktarı hızla azalır.
    • ...Büyük kan dolaşımında akciğer atardamarı ve akciğer toplardamarı görev yapmaz.

    • ...Doku sıvısı kan plazmasının kılcallardan doku hücreleri arasındaki boşluklara kontrollü olarak sızması ile meydana gelir.
    • ...Bu sıvıda kılcalların duvarından geçebilen küçük moleküllü proteinler ,glikoz,aminoasit,sodyum ve klor gibi maddeler bulunur.
    • ...Doku sıvısı az miktarda olmasına rağmen vücutta geniş alana yayılmıştır.Bütün hücreler madde alışverişini bu sıvı ile yapar.
    • ...İnsanda kan dolaşımından başka ayrı damarları olan ve doku sıvısı taşıyan lenf dolaşım sistemi de görev yapar.
    • ...Bu sistem lenf toplar damarı, lenf kılcalları, lenf düğümleri, bazı lenf organları ve lenf sıvısından meydana gelir.
    • ...Kan damarlarına oranla daha ince olan lenf damarları dokular arasına dağılmış olan kapalı uçlu lenf kılcalları ile başlar.
    • ...Hücreler arasındaki doku sıvısı geçirgen olan bu kılcallara kolaylıkla geçer.
    • ...Lenf kılcalları, daha büyük olan lenf toplar damarlarına bağlanır.
    • ...Bu damarlarda da kan toplardamarlarda olduğu gibi kanın geriye akmasını geri engelleyen yarım ay kapakçıkları bulunur.
    • ...Kılcal kan damarlarından dokuyu oluşturan hücrelerin arasına sızan doku sıvısının çoğu hemen kana geri alınamaz.
    • ...Kan damarına alınamayan bir miktar doku sıvısı küçük proteinler ve bazı akyuvarlar lenf sıvısını oluşturur.
    • ...Lenf sıvısında alyuvar bulunmadığı için renksizdir ve akkan adını alır.
    • ...Lenf kılcalları doku sıvısındaki kılcallar arasında bulunur.
    • ...Lenf düğümleri; lenf damarlarının birleştiği yerlerde özel hücre kümeleridir.
    • ...Bu düğümlerde bazı akyuvarlar üretilir ve lenf sıvısına verilir.
    • ...Lenf sıvısı,lenf düğümlerinin kıvrımlı kanalları içinden geçerken, içinde bulunan bakteriler burada bulunan akyuvarlar tarafından yokedilir.
    • ...Bu yüzden lenf düğümleri vücut savunmasında görev yaparlar.
    • Lenf düğümleri doku sıvısının fazlasını kan dolaşımına katar,yağ asiti ve gliserol taşırken oksijen taşımaz.
    • ...Bakteriler çok olduğu zaman lenf düğümlerinde şişkinlikler görülebilir.Örneğin iltihap durumlarında bademcikler şişer.
    • ...Lenf damarları bu damarlar içinde yaşayan bir parazit tarafından tıkandığında lenf sıvısı taşınamadığı için özellikle bacaklarda şişkinlik oluşur.Buna fil hastalığı denir.
    • ...Lenf sisteminde atardamarlar bulunmaz.
    • ...Kan hareketine göre, oldukça yavaş olan lenf sıvısının hareketinde,toplardamarlardaki kanın hareketini sağlayan olaylar etkili olur.Lenf sıvısı vücut dışına akarsa oldukça yavaş pıhtılaşır.Çünkü kandaki pıhtılaşma maddeleri yoktur..
    • ...İnsanda dokular arası sıvı lenf sistemiyle bazı sindirim ürünlerini taşıyabilir ve lenf dolaşım sistemiylede kana karışabilir.
    • Lenf dolaşım sisteminde vücuttan toplanan lenf sıvısı 2 yolla kan dolaşımına karışır:
    • Birincisi: ince bağırsaktan emilen yağ asidi ve gliserol ile vücudun alt bölümünden toplanan lenf sıvısının taşındığı yoldur.
    • ...Bağırsaklardan ve bacaklardan gelen lenf sıvısı kilus boruları denilen damarlarla peke sarnıcı denilen bölgeye getirilir.
    • ...Peke sarnıcından çıkan ve en büyük lenf damarı olan göğüs kanalı sol köprücük altı toplardamarına bağlanır.
    • ...Böylece lenf sıvısı kana karışmış olur.
    • ...Sol köprücük altı toplardamarı; üst ana toplardamarıyla birleşerek kalbin sağ kulakçığına açılır.
    • ...İkincisi; baş ve gövdenin sağ yarısından toplanan lenf ile sağ koldaki lenf sıvısının taşındığı yoldur.
    • ...Bu organlardaki lenf damarları, büyük lenf damarına bağlanır.
    • ...Bu damar da sağ köprücük altı toplar damarıyla birleşir.
    • ...Bu damar ise yine üst ana toplardamara bağlanarak lenf kalbin sağ kulakçığına getirilmiş olur.
    • ...Lenf damarlarındaki sıvının akışında kalbin kulakçıklarındaki emme kuvveti,tek yönlü kapakçıklar,iskelet kasları hareketleri,toplardamarda ilerleyen kanın çekme kuvveti etkiliyken karıncıklardaki itme kuvveti etkili olmaz.
    Lenf Sisteminin Görevleri:
    1.)Kılcal kan damarlarından sızan doku sıvısını ve akyuvarları kan dolaşımına geri katar.
    2.)Akyuvar üreterek vücudun mikroorganizmalara karşı savunmasında(bağışıklıkta) görev yapar.
    3.)Yağların sindirimi sonucunda oluşan yağ asitleri ve gliserolün yağda çözünen vitaminlerin bağırsaklardan alınarak taşınmasını sağlar.
    4.)Yaşlanmış akyuvarların parçalanmasında görev yapar ve lenfositleri ilgili yerlere taşır.
    E.) KAN BASINCI:
    ·...Kalbin kasılması ile oluşturulan kuvvet kanın damarlar içinde akmasını sağlayan en önemli faktördür.
    ·...Bu basıncın etkisiyle kan ile dolan atardamarlar genişler ve orta tabakada bulunan kasların kasılması ile daralarak kanın damar içinde ilerletilmesini sağlar.
    ·...Atardamarlardaki bu hareketler nabızdalgalarını oluşturur.
    ·...Gırtlağımızın iki yanındaki atardamarlardan yada elimizdeki atardamarlar yoluyla nabız ölçülebilir.
    ·...Dokuları ve organları meydana getiren hücreler doku sıvısından oluşan bir ortamda yaşarlar.
    ·...Kan ile hücreler arasındaki bu madde alışverişi doku sıvısı aracılığıyla yapılır.
    ·...Kılcaldamarlardaki kan ile doku sıvısı arasındaki madde alışverişi, kılcaldamarlardaki proteinlerden oluşan osmotik basınç ve kalbin itme kuvvetiyle meydana gelen kan basıncı ile meydana gelir.
    ·...Kılcaldamarların atardamar ucunda kan basıncı osmotik basınçtan yüksek olduğu için su ve çözünmüş maddeler (glikoz,aminoasit,oksijen,vitamin,su,mineral) difüzyonla doku sıvısına geçer.CO2 geçmez.
    ·...Kılcal damarların toplardamar ucunda ise kan basıncı daha düşüktür. Bu durumda da doku sıvısındaki karbondioksit ve diğer artık maddeler kan damarına geçer.Hücrelerdeki metabolizma artıklarının önce doku sıvısı,doku sıvısının da kana geçmesiyle kan basıncı düşer.Kan basıncının osmotik basınçtan düşük olduğu durumda(toplardamar ucu) bir süre sonra metabolik artıkların kılcaldamara dönmesi sonucunda doku hücreleri ölebilir.
    ·...Kanın,damarların duvarına yaptığı basınca tansiyon denir.
    ·...Karıncıkların kasılması durumunda kanın atardamarlarda oluşturduğu basınç büyük tansiyonolarak bilinir.Sağlıklı bir insanda büyük tansiyon 120 mmHg’dır.
    ·...Karıncıklar dinlenme durumunda iken kanın atardamarlara yaptığı basınca küçük tansiyondenir.Yetişkin ve sağlıklı bir insanda küçük tansiyon 80 mmHg’dır.
    ·...Damar sertliği gibi hastalıklarda kalbin kasılması durumunda kan damarları tam olarak esneyemez ve kan basıncı normalden yüksek hale gelir.Bu durum hipertansiyon hastalığınaneden olur.
    ·...Ani ve çok kan kaybında veya atardamarların esnekliğini kaybedip gevşek kalması durumunda ise kan basıncı düşer ve hipotansiyon (düşük tansiyon) hastalığı meydana gelir.
    ·Kanın osmotik basıncının artması kan basıncının artmasına,kandan dışarı sıvı çıkışının azalmasına,do hücrelerinin su kaybetmesine,doku sıvısının azalmasına ve lenf akımının azalmasına neden olur.
    ·Hızlı hareket eden bir kişide solunum hızı artar,kan dolaşımı hızlanır,besinlerin sindirim oranı azalır.
    ·...Kan atardamarlardan kılcal damarlara geçerken akış hızı yavaşlatılır.Bu durum kan ile doku hücrelerinin arasında madde alışverişi yapılmasını kolaylaştırır.
    ·...Kan basıncı kanın karıncıklardan pompalanırken(karıncıkların kasılmasıyla) damara uyguladığı basınçtır.Bu yüzden kalpten çıkan atardamarlarda basınç en fazladır ve kan kalpten uzaklaştıkça basınç azalır.Toplardamarlarda basınç en düşük seviyededir.
    ·...Kan basıncı yüksek basınçlı yerden düşük basınçlı yere doğru gerçekleşir.Kan basıncı sistol durumda artarken diyastol durumda azalır.Kan basıncı sürekli olarak meydana gelir.
    ·...Vücudumuzdaki tüm damarlarda kan basıncı aynı olsaydı kan ile doku sıvısı arasında madde alışverişi gerçekleşmezdi.
    ·...Starling hipotezine göre; kan basıncı kalpten uzaklaştıkça azalır,kan proteinleri albumin,globulin ve fibrinojenden oluşur.Kılcaldamarlar boyunca protein osmotik basıncı sabittir.
    ·...Memelilerde kılcaldamar boyunca kan basıncı giderek azalırken osmotik basınç sabit kalır.
    F.) KANIN GÖREVLERİ:
    ...Kan vücudumuzu oluşturan dokular ile organlar arasında madde iletimini sağlar.
    ...Kanın taşıma,düzenleme, savunma ve korumayla ilgili görevlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
    1.)Akciğerlere alınan oksijeni hücrelere, hücrelerde solunum sonucu oluşan karbondioksiti ise akciğerlere yollar.
    2.)Sindirim sonucu oluşan besin maddelerini bağırsaklardan alarak gerekli olan dokulara götürür.
    3.)Kanda bulunan heparin maddesi kanın damar içinde pıhtılaşmadan dolaşmasını sağlar.
    4.)Endokrin bezlerden salgılanan çeşitli hormonların hedef dokulara iletilmesini sağlar.
    5.)Vücutta oluşan amonyak ve üre gibi metabolik artıkların boşaltım organı olan böbreklere iletilmesini sağlar.
    6.)Vücudun su,ısı ve kan pH’ının belli değerler arasında tutulmasını sağlar.
    7.)Kan,plazmasında bulunan albumin ve globulin gibi proteinler sayesinde osmotik basınç oluşturarak doku sıvısından madde alınmasını sağlar.
    8.)Akyuvarlar ve ürettikleri antikorlar sayesinde vücudun savunulmasında görev yapar.Ayrıca yalancı ayak oluşturarak mikroorganizmaları yok ederler.
    9.)Kan plazmasında bulunan fibrinojen ve protrombin sayesinde bir yaralanma durumunda pıhtılaşmayı sağlayarak kan kaybını engeller.
    ...Bütün bu görevleri yapmakla kan,hücrelerin yaşayabileceği kararlı bir iç ortamın(homeostasi) oluşmasını sağlamış olur.
     
    G.) KANIN PIHTILAŞMASI:
    • ...Damarlardaki çok küçük yırtılmaların tamirini kan pulcukları(trombositler) tek başına yapabilir.
    • ...Bu hücreler yalancı ayaklarıyla yırtılan damar yüzeyine yapışır ve salgıladıkları enzimlerle damarı tıkayarak kan kaybını engellerler.
    • ....Kan damarları kesilmesi durumunda fibrinojen lifleri oluşur ve kan hücreleri ile birlikte pıhtı meydana gelir.
    • ...Ancak damar yırtılması büyükse trombosit tıkacına ek olarak kan sıvısının da pıhtılaşması ile kan akımı durdurulur.
    • ...Kesilen damarın duvarından çıkan tromboplastin ve trombositlerden salgılanan bazı maddeler etkileşerek pıhtılaşma reaksiyonlarını başlatır.
    • ...Tromboplastin ve trombositler birlikte protrombinaz enzimini oluştururlar.
    • ...Bu enzim ortamda yeterli kalsiyum iyonları varsa protrombini trombine çevirir.
    • ...Trombin ise plazmada bulunan fibrinojene etki ederek fibrin liflerine dönüşmesini sağlar.
    • ...Fibrin lifleri trombositlere bağlanır ve diğer kan hücreleri ile birlikte kanın akmasını engelleyen bir tıkaç oluşturur.
    • ...Damar kesilmesi durumunda pıhtı oluşturularak kan kaybı engellenir.
    • Fibrinojen pıhtılaşmayı sağlarken,heparın kanın damar içinde pıhtılaşmasını engeller
    • ...Pıhtılaşmada görev yapan protrombin ,fibrinojen ve diğer pıhtılaşma faktörlerini karaciğer sentezler.Bu maddelerden fibrinojenin sentezi için K vitamini gereklidir.
    • ...Genetik olarak protrombin maddesinin sentezlenememesi kanın pıhtılaşmasını engeller.Bu durum hemofili hastalığı olarak bilinir.
     
     II.) İNSANDA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ:
    ...Vücudun hastalık etkenlerini tanıyarak onlara karşı gerekli savunma maddelerini üretebilmesine veya hazır bulundurmasına bağışıklık denir.
    ...Yaşadığımız ortamda bulunan mikroorganizmaların vücudumuza girmesi çeşitli yöntemlerle engellenmektedir.
    1.)Ağız yoluyla veya besinlerle gelen mikroorganizmalar midede bulunan asit yardımıyla parçalanır.
    2.)Solunum yoluyla gelen mikroplar ise soluk borusundaki mukusla yapıştırılır,silerlin hareketi ve öksürükle atılır.Ayrıca solunum yolundaki mukozada bulunan makrofaj hücreleri ve lökositler de mikropları fagositozla yok ederler.
    3.)İnsan derisi mükemmel bir yalıtım sağlar.Bir kesilme veya yaralanma olduğu sürece mikropların alttaki dokulara geçmesine izin vermez.Ayrıca alt deri tarafından üretilen ter ve yağ gibi maddeler de bir çok mikrop için öldürücü etki yapar
    4.)Gözyaşı,ter ve tükrük gibi çeşitli vücut sıvılarında bulunan lizozim denilen antiseptik madde( enzim) de mikrop öldürücü etki yapar.
    Vücudumuzdaki bir çok organ doğal bağışıklığın sağlanmasında etkili olur.
    ENFEKSİYONLARA KARŞI SAVUNMA:
    • ...Hastalık etkeni olan bir mikroorganizmanın vücuda girip hastalık yapmasına enfeksiyon(bulaşma)denir hastalığı yaymasına da patojen denir.
    • ...Bu şekilde oluşan hastalıklar ise enfeksiyon hastalıkları (bulaşıcı hastalıklar) olarak gruplandırılır.
    • ...Bazı enfeksiyon etkenlerinin hastalık yapıcı antijen salgılarına ekzotoksin denir.
    • ...Vücuda giren mikroorganizmalar makrofajlar ve lökositler tarafından yok edilir.
    • ...Bunun için belirtilen hücreler yalancı ayak oluşturarak fagositoz ile yabancı organizmaları yok ederler.
    • ...Ayrıca doku sıvısında da mikroorganizmaları parçalayıcı enzimler bulunur.
    • ...Bulaşıcı hastalıklarda ateş yükselmesi de bie çeşit savunma mekanizması olarak iş görür.
    BAĞIŞIKLIĞIN OLUŞMASI:
    • ...Bir hastalık etkeni (antijen) vücuda girdiği zaman savunma sistemi hemen harekete geçer.
    • ...Bunun için kemik iliği,timüs,lenf bezleri ve dalak gibi özelleşmiş merkezlerde bulunan makrofajlar ve lenfositler ( B ve T hücreleri) mikroorganizmalara karşı savaş başlatır.
    • ...Bir mikrop vücuda girdiği zaman makrofajlar tarafından yok edilmeye çalışılır.
    • ...Makrofajlar tüm organlarda ve dokularda bulunur ve bulunduğu yere göre farklı adlar alır.
    • ...Örneğin sinir sistemindeki makrofajlara mikroglia, karaciğerde bulunanlara ise kupfer hücreleridenir.
    • ...Bu hücrelerin başarılı olamadıkları durumlarda ise B ve T lenfositleri devreye girer.
    • ...T hücreleri antijenleri fagositozla yok etmeye çalışırken, B hücreleri de antijenlere karşı antikor (immünoglobulin) üretmeye başlar.
    • ...Üretilen antikorlar kanın plazma kısmına geçerek antijene bağlanır ve onu etkisisz hale getirir.
    • ...Antikorlar, Y harfine benzerler Bu yapının kuyruk kısmı antikorun çeşidini belirler.
    • ...Kolları ise antijenlere anahtarların kilide uyması gibi özgün olarak bağlanır ve etkisisz hale getirir.
    • ...Bağışıklık sistemi; kazanılmış bağışıklık kaybı sendromu olarak adlandırılan HIV virüsüne karşı iki kademeli bir saldırı planı uygular.
    • ...İlk aşamada virüsün hücrelere saldırmasını engelleyecek antikorlar salgılanır.
    • ...Bu, sıvısal bağışıklık şeklidir.İkinci aşamada ise hücresel bağışıklık başlar.
    • ...Fagositoz yoluyla T hücreleri virüsün bulaştığı hücreleri öldürürler.
    • ...Ancak HIV virüsü ,kendini T hücrelerinin içinde de çoğaltabilir.
    • ...Yeni hücreler T hücrelerinin içinde tomurcuklanarak ayrılırlar.
    • ...Bu durum bağışıklık sisteminin virüs tarafından baskılanmasına neden olur.
    • ...Vücuda giren mikroplara karşı farklı tepkiler oluşturulmaktadır.
    • ...Antikorlar antijenlere karşı özel üretilirler.
    • ...Akyuvarlar yabancı maddeleri fagositozla yok ederler.
    • ...Makrofaj hücrelerinin tümü fagositozla öldürme yeteneğine sahiptirler.Bunun yanı sıra doku hasarını iyileştiren sıvısal bazı faktörleri de salgılarlar.
    • ...Vücuda giren mikroorganizmaların akyuvarlar tarafından yok edilmesi hücresel bağışıklık olarak adlandırılır.
    BAĞIŞIKLIK ÇEŞİTLERİ:
    ...Doğal bağışıklık ve sonradan kazanılan bağışıklık olmak üzere iki çeşit bağışıklık vardır:
    1.) DOĞAL BAĞIŞIKLIK:
    • ...Kalıtsal olarak belirlenen bağışıklıktır.
    • ...İnsanların bazıları penisiline karşı duyarlı oldukları halde bazıları hiç etkilenmezler.
    • ...Benzer şekilde kedi ve köpek gibi hayvanlarda hastalık yapan bazı mikroplar insanlarda hastalık yapmazlar.
    2.) SONRADAN KAZANILAN BAĞIŞIKLIK:
    ...Bu çeşit bağışıklık aktif ve pasif bağışıklık olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
    a.) AKTİF BAĞIŞIKLIK:
    • ...Bu çeşit bağışıklıkta vücut hastalık etkenlerini tanır ve onlara karşı antikor üretir.
    • ...Aktif bağışıklığın oluşması aşı yaptırma yada hastalığı geçirme ile sağlanır.
    • ...Aşı içinde mikrobun öldürülmüş zayıflatılmış yada toksin hali (antijen) bulunur.
    • ...Vücut bunlara karşı antikor yapmayı öğrenir.
    • ...Böylece T ve B lenfositlerinde bir bağışıklık belleği oluşturulmuş olur.
    • ...Gerçek mikrop vücuda girince bu bellek sistemi harekete geçer ve kandaki antikor seviyesi hemen normal seviyesine ulaşır.
    • ...Bir çok hastalığın mikrobu ,vücuda ilk kez girdiğinde hastalık oluşturur.
    • ...Çünkü vücudun bu mikrobu tanıması ve ona karşı antikor üretmesi belli bir zaman alır.
    • ...Daha sonraki enfeksiyonlarda ise tekrar hastalık oluşmaz.
    • ...Aşının etki süresi uzundur ve hasta olmadan önce aşı olunması gerekir.
    • ...Aktif bağışıklık aşıda olduğu gibi mikrop vücuda girmeden (hasta olmadan) kazanıldığı gibi,hastalığı geçirirerek yani mikrop vücuda girdikten sonra da kazanılır.
    b.) PASİF BAĞIŞIKLIK:
    • ...Vücudun antikor üretmesi mümkün değilse veya belli bir zaman alacaksa hastaya serum içinde hazır antikor verilir.
    • ...Herhangi bir hastalığa karşı serum hazırlamak için hastalık etkeni saflaştırılarak ,at ve keçi gibi hayvanların kanına verilir.
    • ...Bunların ürettikleri antikorlar hayvandan belli aralıklarla alınan kandan ayrıştırılarak serum elde edilir.
    • ...Serumdaki antikorlar kanda belli bir süre kaldığı için bağışıklığın süresi kısa olur.
    • ...Aşıda antijen bulunurken serumda hazır antikorlar bulunur.
    • ...Anne sütünden çocuğa geçen bazı antikorlar da pasif bağışıklık sağlar.
    ÜNİTEYLE İLGİLİ NOTLAR:
    • ...Bitkilerde odun borularında su ve madensel tuzların taşınmasında terleme,kök basıncı,adhezyon ve kohezyon görev alır.Aynı zamanda terleme sıcaklığın bitkinin içerisinde sabit kalmasını sağlar.Ama fotosentez ürünlerinin soymuk borularında taşınmasında etkisi yoktur.
    • ...Bitkilerde stoma hücrelerinde CO2 miktarının artması ortamın asitleşmesine neden olur.Stomalarda gece solunumla üretilen CO2 fotosentez yapılmadığı için artar ve pH düşer.Diğer durumlarda ise pH asit özelliğinde değildir.
    • ...Bitkilerde suyun azalması,sıcaklığın azalması,ışık alma sürecinin gittikçe kısalması yaprakların dökülmesine neden olabilir.
    • ...Bitkinin soymuk borusu çıkarıldığında öncelikle fotosentezle üretilen besinlerin köklere ulaşması engellenmiş olur.Yeterince besin alamayan kök hücreleri toprakta suyu alamazlar ve su, odun borularına geçemez.Aşağıdan yeterince su alamayan yaprak hücreleri pörsümeye başlar.
    • ...Gece fotosentez yapılamadığı için hücre içinde karbondioksit miktarı artar.Bunun sonucunda kilit hücrelerinde bulunan glikozlar nişastaya çevrilir.Daha sonra hücrelerin içinde çözünen glikoz yoğunluğu azaldığı için osmotik basınç düşer.En son aşamada ise kilit hücrelerden komşu epidermis hücrelerine su geçişi görülür.
    • ...Bitkilerde kovucuk mantar doku içerisinde gaz alışverişini sağlar.Açılıp kapanma özelliği yoktur.Terleme gözlenmez.Gözenek yapraklarda bulunur.Epidermisin farklılaşmasıyla oluşur.Canlıdır,açılıp kapanabilir,gaz alışverişi ve terlemeyi gerçekleştirir.
    • ...Bitkilerde odun ve soymuk boruları taşıma sisteminde görev yapar.Odun boruları su ve mineral taşır.O yüzden suya katılan boyalı bir madde öncelikle odun borularında gözlenir.
    • ...Yaşlı ve çift çenekli bir bitkinin gövdesinde kambiyum,odun boruları ve soymuk boruları bulunur.Epidermisin yerini peridermis aldığından gövdelerinde epidermis bulunmaz.
    • ...Bitkinin kökleriyle topraktan su alabilmeleri için kök hücreleriyle çevrenin arasında osmotik basınç farklılığı olmalıdır.Tuzcul bitkilerde kök osmotik basıncının diğer bitkilere göre daha fazla olması gerekmektedir.
    • ...Kurak bölge bitkileri su kaybını engelleyici adaptasyonlar gerçekleştirmişlerdir.Yaprak yüzeyinin az olması ,kutikula tabakası,az sayıda stoma gibi.Yaprak yüzeyinin genişlemesi terleme hızını artıracağından bitkinin daha fazla su kaybetmesine neden olacaktır.
    • ...Stoma açıklığının kapanması için,bekçi hücrelerinde osmotik basıncın azalması,ve hücrelerin su verip büzüşmesi gerekmektedir.Glikoz nişastaya dönüşmeli su komşu hücrelere geçmelidir.
    • ...Yaprağın emme kuvveti terleme ile kaybedilen suyun yaprakta osmotik basıncı artırmasıyla artış gösterir.
    • ...Stoma kilit hücrelerinde kloroplast olduğundan burada fotosentez gerçekleşir.Glikoz,nişasta olarak depolanır ve enerji elde etmek için hücresel solunum yapılmak zorundadır.
    • ...Çiçekli bitkilerde organik bileşikler yapraktan soymuk borularıyla depo organına iletilirler ya da depo köklerde bulunan bileşikler yine soymuk borularıyla difüzyon yada aktif taşımayla diğer organlara iletilebilir.
    • ...Topraktaki osmotik basıncın artmasıyla kök hücrelerinin topraktan su alması engellenir.
    • ...Solunum ve özümleme olaylarının direk suyun taşınmasıyla bir ilgisi yoktur.Kök basıncı ve kılcallık olayı taşınmada etkilidir.Ancak en büyük etki yaprakların terlemeyle su kaybederek osmotik basıncı artırmalarıdır.
    • ...Böceklerde bulunan trake solunumu, oksijenin dokulara taşınmasından sorumludur.Bu yüzden kılcaldamar bulunmaz.Ayrıca böceklerde görülen açık dolaşım sisteminde kanın pompalanmasından sorumlu kalp ,kanı dokulardan toplayan toplardamar ve dokulara götüren atardamar bulunur.Malpigi boruları boşaltımda görev yapar.
    • ...İnsanda kan akış hızının en yüksek olduğu damar aorttur.Kan akış hızı giderek yavaşlar.Kılcal damarlara gelindiğinde ise çok geniş bir yüzey alanıyla ve sürtünmeyle karşılaşan kanın akış hızı oldukça azalır.Kılcal damar ağından kan çok yavaş akar.Daha sonra toplar damara geçildiğinde kan akış hızı tekrar artar.Fakat kan kalpten uzaklaştığı için atardamarlardaki gibi hızlı akmaz.Yani kan akış hızı bakımından ; atardamarlar>toplardamarlar>kılcaldamarlar
    • ...Normal bir insanda akciğer toplardamarı temiz kan taşır.Aort ve böbrek atardamarları da temiz kan taşıdıkları için üçünün de taşıdıkları kandaki yadımlama ürünü miktarı aynıdır.
    • ...İnsan kanında bulunan olgun alyuvarlar çekirdeklerini kaybettiği için bölünemezler ve DNA sentezi yapamazlar.Bunun yanında antikor üretimi akyuvarların görevidir.Fakat olgun alyuvarlar oksijen ve karbondioksit taşıyabilir.
    • ...İnsanda oksijenin hemoglobinden ayrılması ve karbondioksitin hemoglobine bağlanması vücut dokularında gerçekleşir.Doku kılcallarında oksijen hemoglobinden ayrılıp hücrelere verilirken karbondioksit hücrelerden alınıp hemoglobine bağlanır.Doku hücrelerinden gelen karbondioksit akciğerlerden dışarı atılır.
    • ...Vücut dokularında kirlenen kan toplardamarlar ile kalbe getirilir.Kirli kan temizlenmek üzere akciğer atardamarı ile akciğerlere götürülür.Temizlenen kan ise akciğer toplardamarı ile kalbe geri gelir.Buradan da aort ile tüm vücuda pompalanır.
    • ...Memelilerde kılcaldamar boyunca kan basıncı giderek azalırken osmotik basınç sabit kalır.Bu sayede kılcaldamarların atardamar ucundan dışarı çıkan maddeler hücreler arası doku sıvısına verilirken toplardamar ucundan atık maddeler kana geçer.Kılcaldamar boyunca dışarı doğru olan kan basıncı sabit kalıp azalmasaydı çözünen maddelerin kılcaldamardan doku sıvısına daha kolay geçtiği görülürdü.
    • ...İnsanlarda kan proteinlerinden olan fibrinojen kanın pıhtılaşmasında rol oynar.Albumin ise kanın osmotik basıncının dengelenmesini sağlar.Globulin proteini antikor üretiminde görev alarak bağışıklık sistemine yardımcı olur.Bu kan proteinleri sindirilmiş besinlerin taşınmasında görev yapmaz.
    • ...Kılcal damarlarda kanın akış hızının azalmasının sebebi yüzey alanının genişliği ve sürtünme kuvvetidir.
    • ...Böcekler trake solunumu yaptıklarından kanlarında solunum gazı taşımazlar.
    • ...Doku sıvısı hücreler arasında bulunan ve madde alışverişine olanak sağlayan bir sıvıdır.Kandan maddeler önce doku sıvısına oradan da hücreye geçerler.Artık maddeler de hücreden önce doku sıvısına oradan da kana geçerler.
    • ...İnsan serumu pıhtılaşmadan sonra elde edildiğinden serumda fibrinojen bulunmaz.Bu protein pıhtılaşmada görev yapar.
    • ...Kapalı dolaşım sisteminin açık dolaşım sisteminden farkı kılcaldamar ağına sahip olmasıdır.Kan tamamen damar içerisinde hareket ettiğinden bu durum dolaşımı hızlandırır.
    • ...Akciğer karbondioksit dışarı verir, ancak metabolik artıklar böbrek atardamarı ile böbreğe ulaşır.Burada idrar oluşur ve boşaltım atıklarının derişimi düşer ve kan böbrek toplardamarı ile böbreği terk eder.
    • ...Sağ kulakçığa gelen kan vücuttan geldiği için hemoglobine karbondioksit bağlıdır (Kirli kan).Buradan kan sağ karıncığa oradan da akcğer atardamarı ile akciğere gelir.Burada hemoglobin karbondioksiti bırakır ve oksijeni bağlar(kan temizlenir) Akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına geri döner.Buradan kalbin sol karıncığına geçen oksijence zengin kan vücuda pompalanır.
    • ...Kalbin sağ karıncığından çıkan kanın beyine gitmesi için önce akciğerlerde temizlenip sol kulakçığa getirilmesi gerekir.Sol karıncıktanda aort atardamarı ile beyine bu kan gönderilir.
    • ...Protein ve karbonhidratların sindirimi ince bağırsakta tamamlandıktan sonra aminoasitler ve glikoz kapı toplardamarıyla karaciğere getirilir.Burada glikoz fazlası glikojene dönüştürülerek depolanır ve miktarı azalır.
    • ...Akyuvarlar vücut savunmasunda görev yaparlar ve sayıları herhangi bir enfeksiyona karşı artırılır.Bu durumun oksijen ihtiyacının karşılanmasında etkisi yoktur.
    • ...Kapı toplardamarında karaciğer toplardamarına oranla daha fazla toksik madde bulunur,daha az glikoz bulunur,daha az üre bulunur.Karaciğer toplar damarında karaciğer atardamarına oranla daha fazla A vitamini bulunur.Kanda glikojen taşınmaz.
    • ...Doku sıvısı kılcaldamardan çıkan sıvının geri dönememesi durumunda artar.Vücuda fazla miktarda tuz alınması kan osmotik basıncını arttırırken, fazla su içilmesi azaltır.Lenf damarlarının tıkanması ya da doku sıvısının osmotik basıncının artması ,sıvının geri dönüşümünü engeller.Kanın osmotik basıncının artması geri dönüşümü kolaylaştırır.
    • ...Karaciğer, boşaltım maddelerinden amonyağın üreye dönüşümünü sağlar.Buna göre karaciğere gelen damarlarda amonyak,çıkan damarlarda ise üre çoktur.Aynı zamanda böbrek de ürenin bir kısmını idrara gönderir.
    • ...Böbrek toplardamarı ,böbrekten çıktığı için işaretlenen bir alyuvar böbreğe uğramaz.Karaciğer ve ince bağırsağa gidemez.Öncelikle kalbe geldikten akciğere gönderilir.Buradan kalbe gelen alyuvar aortla kalpten çıktıktan sonra baş atardamarına geçer.
    • ...Doku sıvısının düzenlenmesinde özellikle lenf sistemi görev yapmaktadır.Doku sıvısındaki fazlalık lenf sistemiyle dolaşıma katılır.Kalbin kulakçıklarının gevşeme durumuna geçmesi oluşturacağı emme basıncıyla sıvının dönüşümünü kolaylaştıracaktır.Kılcaldamar basıncının fazla olması kılcaldamardan çıkan sıvı miktarını artıracağından doku sıvısının artışına neden olur.
    • ...Kan basıncı kanın damar çeperlerine yaptığı basınçtır.Kanın yoğunluğu,adrenalin miktarının artması, kan basıncını etkiler.Ancak kan basıncı üzerine asıl etkiyi karıncıkların kasılması yapar.Kalbin gevşemesinin basınç üzerine etkisi yoktur.
    • ...Sol karıncıktan bir tur başlayınca büyük dolaşım görülür.Bu durumda kan akciğer dışındaki tüm organlara iletilir.
    • ...Balıklarda kan, kalpten solunum organına oradan da vücuda gider.Yani küçük dolaşım yoktur.Kuşlarda ise solunum organından kalbe geri döner ve oradanda dokulara pompalanır.
    • ...Karıncıklar kasıldığı( sıkıştığı) zaman ,kalp kanı damarlara gönderir.Kalpten kanı iki damar taşır.Aort ve akciğer atardamarıdır.Aort temiz kanı vücuda, akciğer atardamarı da kirli kanı akciğere götürür.
    • ...Atardamarlar, karıncıktan çıkar,esnek teller içerirler,kaslı yapı gösterirler,içlerinde endotel tabakası bulunur,kirli (akciğer atardamarı) ve temiz kan taşırlar.
    • ...Solucan,amphioxus (ilkel kordalı) da kapalı, salyangozda açık kan dolaşımı görülür.
    • ...İnsan kanında oksijen taşımakla görevli alyuvarlar bulunur.Bu hücreler hemoglobin içerirler ve kırmızı renklidirler.Lenf sıvısı ise alyuvar içermediğinden renksizdir.Ayrıca kanda pıhtılaşmayı sağlamak için fibrinojen bulunur.Lenf ve kanın ortak özelliği ise sindirilmiş besinleri taşımalarıdır.Lenf, bağırsaktan emilen yağ asidi ve gliserinin taşınmasından kan ise diğer sindirim ürünlerinin taşınmasından sorumludur.
    • ...Vücutta karaciğerde oluşan üre idrardan atılana kadar sırasıyla altana toplardamar-akciğeratardamarı-böbrekatardamarına geçer.
    • ...Kan basıncı,kılcal damarların atardamar ucundan toplardamar ucuna gidildikçe azalır.Fakat osmotik basınç sabit kalır.Bu fark madde geçişini sağlar.Atardamar ucunda basıncın fazla olması kandan doku sıvısına madde geçişini sağlar.Toplardamar ucunda osmotik basıncın kan basıncından fazla olması ise doku sıvısından kana madde geçişini sağlar.Diğer kılcaldamarlarda kan basıncı sabit kalsaydı doku sıvısından kana madde geçişi güçleşirdi.
    • ...İnsandaki dolaşım sisteminin görevleri, oksijen ve karbondioksitin taşınması,artık maddelerin boşaltım organına taşınması,hormonların taşınmasıdır.Sindirim enzimleri salgılayan bezden hedef organa özel kanallar aracılığıyla iletilir.
    • ...Balıklarda ; iki odacıklı kalp bulunur ve kalpleri daima kirli kan içerir.Kurbağanın ise iki kulakçık ve bir karıncıktan oluşan kalpleri vardır.Sürüngenlerde de iki kulakçık ve bir yarımperdeyle ayrılmış bir karıncıktan oluşur.Timsahlarda bu perde tamamlanmıştır.Ancak panizza kanalında kirli ve temiz kan birbirine karışmıştır.Kuşlarda ve memelilerde en gelişmiş sistem olan dört odacıklı kalp bulunur.Bu yüzden sıralama balıklar-kurbağa-sürüngenler-memeliler şeklindedir.
    • ...Balıkların kalbi iki odacıktan oluşur ve kalplerinde daima kirli kan bulunur.Vücutta toplanan kirlin kan kalbe uğradıktan sonra solungaçlara gönderilir.Burada temizlenen kan vücuda gönderilir.
    • Kalp(kirli kan)àSolungaç(kan temizlenir ,vücuda pompalanır)àVücut hücrelerinde kirlenen kan kalbe geri döner.(BALIKLARDA)
    Canlılarda tüm sistem etkinliklerinin denetiminde sinir,endokrin ve taşıma sistemi görevlidir
  •  
 
Facebook beğen
 
BİLMECE
 
FIKRA
 
 
Bugün 11 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol